GençVeteriner | Veteriner Hekimlik ve Evcil Hayvan Portalı
Veteriner Hekim ve Evcil Hayvan Platformu

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı hafizfatih10

  • Üye
  • *
    • İleti: 4
    • Teşekkür: 1
meme ders notu
Linkback: http://www.gencveteriner.com/index.php?PHPSESSID=4ab20ebdbb2d42a977346ec79fdf7bda&topic=957.0


Çevrimdışı hafizfatih10

  • Üye
  • *
    • İleti: 4
    • Teşekkür: 1

MEME BAŞI VE MEMENİN MASTİTİSE KARŞI SAVUNMALARI
Meme Başı Derisi
   Meme başı derisi çok katlı, kalın ve bez ihtiva etmeyen bir epitelle kaplı olup üzerinde keratinize ölü hücreler bulunur.
   Bu şekildeki meme başı derisi bakteri gelişmesi için uygun değildir.
   Ayrıca deri üzerinde bakteriostatik yağ asitleri bulunur.

   Derinin normal yapısı kesikler, çatlaklar, yarılmalar, ezikler, siğiller, çiçek lezyonları vs. den etkilenebilir.
   Bundan sonra bakteriler deri üzerinde çoğalarak mastitis enfeksiyonları için bir rezervuar teşkil ederler.
   Sağımdan sonra memelerin daldırıldığı antiseptik solüsyonlarda bulunan yumuşatıcıların en önemli fonksiyonu sağlam ve sağlıklı meme başı derisini muhafaza etmektir.

Meme Başı Kanalı
   İnce bir lipid tabakasıyla kaplı keratinize epidermis örtüsüne sahip olan meme başı kanalı, deridekine benzer şekilde antibakteriyel unsurlar içerir.
   Sağım sonrasında, kanalda, keratinden teşekkül eden balmumu benzeri bir tıkaç oluştuğundan, sağım aralarında meme başı kanalına bakteri girişi zorlaşır.
   Sağım sonrası meme uçlarının tam kapanabilmesi için en az 20-30 dakika geçer.
   Bu süre zarfında memelerin temiz tutulması ve ineğin yatırılmaması önerilir.

   Meme başı kanalı kısa ve kanal kesit çapı geniş olan inekler mastitise çok duyarlıdır.
   Meme başı kanalları yeterince kapanmayan  inekler daha hızlı süt verirler fakat mastitise duyarlılık artar.
   Böyle memelerde, süt akışı yavaş olanlarda sağım zorluğundan kaynaklanan meme başı lezyonları gelişmez.
   Yani, hızlı sağılabilenlerde meme içi enfeksiyon riski fazla iken, yavaş sağılabilenlerde sağım zorluğundan kaynaklanan lezyonlar fazladır.
   Sağım hızı verimle orantılıdır. Verim ne kadar fazlaysa süt akışı o kadar fazladır.

   İneklerin süt verimlerindeki artışa paralel olarak, 1950-1990 yılları arasında süt akış oranı ikiye katlanmıştır.
   Bu durum aynı dönemde mastitise duyarlılığı 12 kat arttırmıştır.
   Verim gelecekte de artacağı için mastitise duyarlılık artışı beklenebilir.
   Bu açıdan, mastitisin kontrolü amacıyla optimum barınaklara, sağım makinalarına ve idari düzenlemelere ihtiyaç vardır.
   Süt akışı yüksek inekler, ayrıca, kuru dönemde yeni enfeksiyonlara daha fazla duyarlıdırlar.

MASTİTİS VE SAĞIM SIKLIĞI
   Sağımın yıkama etkisiyle meme başı kanalındaki yüzeysel keratin tabakası ve keratine yapışmış bakteriler uzaklaştırılır.
   Günde üç defa sağılan inekler iki defa sağılanlara göre mastitise daha az duyarlıdırlar.
Sık sağım:
-meme içinde süt basıncını azaltarak süt sızma riskini  azaltır.
-meme başı kanalının aşırı kısalmasını önleyerek mastitis riskini düşürür.
   Sık sağımın mastitis sayısını azaltması optimum sağımlar için geçerlidir. Aksine, düzenli çalışmayan makinelerle sık sağım mastitis riskini arttırır.

MEME UCU HASARLARI VE MASTİTİS
   Meme başı kanalının yeni mastitisleri önlemede önemi çok büyüktür.
   Memeucu hasarları savunma mekanizmalarını bozar.
   Karşılaşılabilecek bazı meme ucu hasarları
1- Fiziksel trauma: Kesik, çarpma veya ezikler.
2- Siyah benek (black spot): Travmatik kaynaklı bir lezyonun sekunder olarak Fusobocterium necrophorum ile enfeksiyonu sonucu oluşur.
3- Sağım makinesi hasarları: Meme ucu ödemi, kanama, sfingter eversiyonu, hiperkeratosis (meme başı sfingterinde keratinize deri hacminde artış) vb.

4- Meme başı kanalının, meme içi antibiyotik uygularken veya meme kanülü yerleştirilirken aşırı genişletilmesi: Bu işlemler keratin tabakasında ve lipit örtüde yarıklar meydana getirerek bakteriyel çoğalmaya zemin hazırlar.
   Meme başına kanül uygulama kritik bir durumdur. Kanülün uzaklaştırılmasından 1-2 gün sonra sıklıkla mastitis oluşur.
   Bunun nedeni sıkıca tutturulan kanülün bakteri girişini önlemesi fakat uzaklaştırılınca, gerdirilmiş kanalın bakteriyel savunmasını kaybetmiş olması ve enfeksiyon girişine izin vermesidir.
   Bu nedenle kanül uzaklaştırıldıktan sonra her sağımı takiben 3-4 gün küçük miktarlarda meme içi antibiyotik infüzyonu önerilir.

MEMENİN SAVUNMALARI
   Memede bakterilerin uzaklaştırılmasını sağlayan ve enfeksiyonların yerleşmesini önleyen çeşitli sistemler bulunmaktadır.
   Bunlar:
- memede sürekli mevcut olanlar (intrinsik mekanizmalar),
- bakteri invazyonu ile göreve başlayanlar (uyarılabilen mekanizmalar).

Intrinsik savunma mekanizmaları
   Laktoferrin
   Lactoferrin demiri bağlayan bir proteindir. Kuru dönemde meme sekresyonlarındaki demiri bağlayarak bakterilerin demir kullanmalarını ve dolayısı ile çoğalmalarını önler.
   Kuru dönemde yeni bir E.coli enfeksiyon riski laktasyondan dört kat fazla olmasına karşılık laktoferrinden dolayı klinik E. coli mastitislerinin kuru dönemde ortaya çıkışı nadiren görülür.
   Laktoferrin’in bakteriostatik etkisi laktasyon döneminde kaybolur. Bunun nedeni:
-düşük konsantrasyonda bulunması ve sütte yüksek düzeyde bulunan sitratın, demir sitrat oluşturmak üzere laktoferrin ile yarışmasıdır. Demir sitrat ise bakterilerin çoğalması için yararlıdır.



Laktoperoksidaz
   Sütte bulunan laktoperoksidaz (LP) enzimi, thiocyanate (SCN) ve hidrojen peroksit (H2O2) varlığında bazı gram(+) bakterilerin çoğalmasını baskılayıp, bazı gram(-) bakterileri de öldürebilir.
   Thiocyanatın sütteki seviyesi hayvanın diyetine göre değişir. Hydrojen peroksit ise bakteriler tarafından üretilir.
   Gram(-) bakteriler çok az H2O2 ürettiğinden laktoperoksidaz bunların kontrolünde önemli sayılmaz.
   Ancak, Streptococcus uberis gibi gram(+) bakteriler, kendi kotrollerinde kısmen etkili olacak kadar, H2O2 üretebilirler.
Komplement
   Komplement, E.coli gibi bazı gram(-) bakterileri öldürecek şekilde birlikte hareket eden bir dizi proteindir.
   E. Coli, seruma duyarlı (komplement tarafından öldürülen) ve seruma dirençli (komplement tarafından öldürülmeyen) türler içerisinde ele alınan bir dizi koliformdan birisidir.
   Bunlardan sadece seruma dirençli olanlar mastitis oluşturabilirler.
   Bir süt örneğinden seruma duyarlı E. Coli izele edilirse bunun mastitis etkeni değil, kontaminant olduğuna hükmedilebilir.
İmmunoglobulinler (antikorlar)
   Mastitis kontrolünde antikorların rolü primer değildir.
   Örneğin, kolostrum yüksek düzeylerde antikor içermesine karşılık henüz doğum yapmış inekler perakut mastitis geçirebilirler.
   Mastitis oluşturan bakterilere karşı spesifik antikorların esas rolü, beyaz kan hücreleri ve makrofajların fagositoza başlamalarından önce, bakterileri opsonize etmeleridir.
   Opsonizasyon bakterilerin antikorla kaplandığı bir süreçtir.
   Antikorlar bir yandan bakteriye tutunurken, diğer yandan beyaz kan hücrelerini aktive ederler.
   Bundan sonra fagositoz çok daha hızlı gelişir.
Sütteki Hücreler
   Normal sütte farklı tip hücreler bulunur. Fakat bunların hepsi bakterileri öldürmez.
   Sütteki total hücre sayıları SCC olarak açıklanır.


Süt ve kolostrumdaki hücreler ve yüzde oranları
   _______________________________________________
            Laktasyon ortasında   Kolostrumda
   ____________________________________________________
   PMNs (nötrofiller)      3      61
   Vakuollü makrofajlar      65      8
   Vakuolsüz makrofajlar   14      25
   Lenfositler         16      3
   Kanal hücreleri      2      3
   ____________________________________________________
   PMNs = polimorfnükleer lökositler, bakterileri öldüren hücreler, nötrofiller

   Makrofaj ve lenfositlerin esas fonksiyonu bakterileri tanıyıp alarm sistemlerini harekete geçirmektir. Bu suretle güçlü bir cevap ortaya çıkar ve çok sayıda PMNs süte geçer. Bu alarm sistemleri, ileride sunulacak olan, uyarılabilir savunma mekanizmalarındandır.
   PMNs(nötrofiller) kandan gelen ve bakteri öldüren hücrelerdir. Normal sütte de düşük sayılarda fakat ağır enfeksiyonlardakinin aksine, etkisiz olarak bulunurlar.

Uyarılabilir Savunma Mekanizmaları
   Diğer sistemler başarısız kalıp, bakteriler meme kanalına girdiğinde ve iç savunma mekanizmalarını alt ettiğinde yardım istemek için ineğin vücuduna alarm sinyalleri gönderilir.
   Bu alarma cevap olarak meme savunma sistemleri uyarılır. Bunlar çok etkilidir.
Dönemleri:
Kemotaksin Alarmı
   Sütteki makrofajlar ve PMNs’ler, ölü bakteri parçalarını ve bunların toksinlerini tanır ve yutarlar (fagositozis).
Fagositozis, kemotaksin olarak bilinen çeşitli kimyasal mediatörlerin salınımına neden olur.
   Bu kemotaksinler ve memede çoğalan bakterilerin ürettiği toksinler alarm sistemi olarak rol oynarlar.
   Kemotaksinlere (alarm sistemlerine) cevap olarak meme başı duvarı ve memedeki kapillarlardan sisterna ve kanallara yoğun bir PMNs geçişi olur.
Fagositozis

         
.
Makrofajlar bakterilerle temasa geçer.
Makrofajlar bakterileri sarar
Bakteriler lisozomal vakuol içerisine alınarak yıkımlanır.
Yıkımlamadan sonra salınan bakteri kırıntıları alarm sinyali olarak görev yapar. Bu sinyalden sonra meme başı ve bez sisternası duvarlarındaki kan damarlarından çok sayıda nötrofil harekete geçer.

Memeye yoğun PMNs geçmesinde:
1- Artan kan akımı: Bu nedenle akut mastitisli meme çeyreği sıcak ve şişkindir.
2- Marjinasyon: Kapilllar damarların iç yüzünde küçük karbonhidrat çıkıntıları belirir. Bunlar PMNs leri kapillar kenarlarına doğru çekerler.
3- Endothelial hücre bağlantılarının gevşemesi: Spesifik kemotaksinlerin etkisi altında olur. PMNs geçişinden sonra bu hücreler tekrar kapanır.
4- Diapedezis: PMNs ler meme ve meme başı duvarında kapillar duvarından süte sızarlar.
5- Epitel hücrelerin hasarı: Meme başı kanalı ve sinus laktiferusları kuşatan epitel hücrelerin bazıları E. coli enfeksiyonlarında üretilen toksinler tarafından total olarak yıkımlanabilir. Bu durumda bakterilerin çoğalma ortamına daha fazla PMNs (ve serum) geçer.

6- Kan damarlarından serum sızması: Endothel hücreleri arasındaki bağlantılar PMNs geçişi için açıldığı zaman doku içerisine serum da geçer.
- Dokuya serum geçmesi dokuyu genişletip gerdirerek ağrılı bir şişliğe neden olur.
- Akut E. coli enfeksiyonlarında, serum sızıntısı çok fazla olduğundan süte de karışır. Memeden sarı ve sulu bir sekresyon gelir.
- Bu durum akut coliform mastitis için çok tipiktir.
- Serum sızıntısı bazen deri yüzeyinde de görülür.
   Süte geçen PMNs lerin bakterileri yutmasıyla en önemli bakteri öldürme işlemi başlamış olur.
   Bakteriler PMNs içerisinde hidrojen peroksit içeren bir sistemle yıkımlanır.
-Ortama ilk ulaşan PMNs’ler yüksek aktiviteye sahiptirler. Sitoplazmalarından lizozim granülleri salarlar. Bu da yangısel cevabı şiddetlendirir.
   Yangı, şiddeti çok fazla olduğunda, bakteri yıkımından sonra bile bir süre devam edebilir.
   Bu durum, sütten bakteri elde edilemediği halde memenin niye sulu bir sekresyonla dolu, sert, sıcak ve ağrılı olduğunu anlatır.
   İneğin savunma mekanizmaları tarafından hızla etkisiz hale getirilen akut E. Coli enfeksiyonundan sonra benzer bir tablo ile karşılaşılabilir.
   Bir ml sütte bazal seviyede bulunan (100,000) hücre sayısı, yangısal cevaptan dolayı, bir kaç saat içerisinde 100,000,000’a çıkabilir. Bundan sonra bakteriler çabucak elimine edilir.
 
Yeni Buzağılamış İnek
   Erken laktasyondaki bazı inekler meme enfeksiyonlarına karşı önemli düzeyde PMN mobilizasyonu ve yangısel cevap ortaya koyamamaktadırlar.
   Yeni buzağılayan ve yangılı memelere sahip ineklerin bazıları sistemik olarak belirgin hasta, bazıları ise hafif hastadır. Değişken bir reaksiyon bulunur.
   E. coli memeye girdikten sonra fark edilmeden ilerler.

   Hücresel cevap (immun yanıt) yetersiz olan bazı ineklerin memesi 10 organizma ile bile enfekte olduğunda bakteri çoğalmaya devam etmekte ve 10-12 saat sonra sayı 100.000.000’a ulaşabilmektedir.
   Böyle vakalarda yangısel cevap çok sınırlı olduğundan mastitisin tanınması zordur.
   Meme yumuşaktır. Sütteki değişiklik minimal olabilir.
   Ancak, inek çoğalan E. coli’nin ürettiği endotoksinin sistemik etkilerinden dolayı çok hastadır (tüm bakteriler endotoksin üretmezler).

   Böyle inekler yiyip içmez, depresiftir ve yatabilir.
   Vücut ısısı, iyi yangısal cevap veren ineklerde mutlaka artar. Veremeyenlerde artmaz.
   Vücut ısısının yüksek veya düşük olmasına bakılmaksızın; kötü kokulu, yeşilimsi, mukoid bir diyare bulunabilir ve hayvan titreyebilir.
   Ölmeyen inekler uzun süre hastalık çekebilir.
   E. coli’nin ürettiği, lipopolisakkarit yapıdaki, endotoksin tüm vücut organlarına etki ettiği için, inek bir kaç hafta boyunca depresif, iştihasız ve zayıf olabilir.
   Meme dokusu yeterince zarar görür. Yapılabilecek fazla bir şey yoktur.

   Sütte fagositik hücreler görülürse de bunlar çoğunlukla monositlerdir.
   Bu hücreler PMNs’ler kadar etkili olmadığı için enfeksiyondan 1-2 hafta sonra sütle coliform saçılabilir.
   Erken laktasyonda coliform mastitis olgularının tedavisinde antibiyotik kullanmanın haklılığı ortadadır.
   Neticede, hayvan iyileşse de alveolar keratinizasyon şekillendiğinden ilgili memede süt üretimi kaybolur. Ancak, bunların çoğu gelecek laktasyonda iyileşir.

   Periparturient ineklerde söz konusu olabilen immun baskılanma; doğum sırasında maternal sikülasyona salınan fötal (ve dolayısıyla paternal) antijenlerden ileri gelebilecek aşırı reaksiyonlara ve uterus travmasından ileri gelen antijenlere karşı anneyi koruyan doğal bir mekanizma sonucu olabilir.
   Bu dönemdeki immun baskılanma pek çok hastalığın artışına yol açar.
   Erken laktasyondaki bazı ineklerin önemli düzeyde PMN mobilizasyonu ve yangısel cevap ortaya koyamamalarının kesin nedeni bilinmiyor.

   Bireysel Değişimler
   Laktasyonun aynı dönemindeki ineklerde bile E. coli enfeksiyonuna karşı cevaplar arasında önemli farklar bulunmaktadır.
   İki ineğe deneysel E.coli  infüze edildiğinde birisinde 6 saat içerisinde mikroorganizmaların % 98’i öldürülürken, ikincisinde %80’i öldürülebilmektedir.
   Farklı hayvanların kanından alınan PMNs’ler E. coli’yi farklı zamanlarda öldürmektedir.
   Bunun yanında, inekler arasındaki esas fark kandan meme başı ve meme sinuslarına geçebilen hücre sayılarıdır.

   Hücre sayısının düşük olması
   SCC’si çok düşük ineklerin perakut ve öldürücü E. coli ve diğer mastitislere yakalanma eğilimlerinin fazla olduğuna inanılır. Ancak, bu yanıltıcı olabilir.
   Hücre sayısı klinik mastitis durumunda bir kaç saat içinde mililitrede 100.000.000’a yükselebiliyorsa, ilk sayımda 50.000 veya 150.000 çıkması çok önemli değildir.
   Başlangıçtaki sayıdan çok, hücrelerin memeye mobilize olabilme hızları önemlidir.

   
Selenyum ve/veya Vitamin E eksikliği
   Makrofajlar ve PMNs’lerin bakterileri yutup yıkımlamalarında PMN vakuolü içerisine salınan lizozim enzimi görev yapar. İşleyen süreç sonucunda hidrojen peroksit ortaya çıkar.
   Hidrojen peroksit, glutathione peroxidase enzimi tarafından, yutulan bakteri ile birlikte, derhal yıkımlanmalıdır. Bu enzim (GSH-PX) selenyuma bağımlı bir enzimdir. Selenyum, GSH-PX aktivitesini arttırır.

   Hidrojen peroksit yıkımlanamazsa kısa sürede fagositoz yapan hücrenin kendisi ölür.
   Vitamin E, PMN içerisinde hidrojen peroksit oluşumunu azaltır ve hücre mebranını hidrojen peroksit hücumuna karşı dayanıklı hale getirir.
   Yukarıdaki sebeplerden olsa gerek! diyetteki selenyum ve vitamin E seviyeleri ile mastitis arasında bir korelasyon bildirilmiştir.
   İnek başına, günde, kuru dönemde 1000 IU ve laktasyonda 400-600 IU vitamin E önerilmektedir.

   Sütte PMN aktivitesinin azalması
   PMNs’lerin sütteki aktiviteleri kandakinden azdır.
Nedenleri:
1- Kazeinle kaplanmaları.
2- PMNs’lerin yağ ve kazein globüllerini bakterilerden ayırt edemeyip, bakteri yerine sürekli globülleri yutmaları ve bakterilerle mücadele edecek PMNs’lerin tükenmesi.
3- Sütte oksijenin düşmesi: Sütte oksijen seviyesi doğal olarak düşüktür. Bu seviye mastitik salgılardaki bakteriyel çoğalma ile daha da düşer ve PMN’lerin fagosite ettikleri bakterileri yıkımlama yeteneğini azaltır.


   PMNs’ler kapillarları terkettikleri zaman yiyecek stoklarını (glikojen) da yanlarında bulundururlar. Yiyecekleri bittiğinde PMNs’ler kısmen inaktif hale gelirler.
   Yukarıda sayılan faktörler PMNs aktivitesini sınırlandırmalarına karşılık, muhtemelen çok sayıda PMNs mevcudiyetinden dolayı sistem hala çok etkilidir.
   Akut mastitisli bir inekte kandan meme bezine aktarılan beyaz hücre çok fazla olduğundan, bu hücrelerin kan seviyeleri çok fazla düşer.


























Es as vet balikesir


Çevrimdışı ®BALKESVET®

  • Tecrübeli Üye
  • *
    • İleti: 310
    • Teşekkür: 13
    • Cinsiyet:Bay

Çevrimdışı eXcaLibuN

  • Administrator
  • Fanatik Üye
  • *
    • İleti: 4732
    • Teşekkür: 1600
    • Cinsiyet:Bay
  • Veteriner Hekimlerin Dünyası
  • Sınıf: Mezun
  • Üniversite: Yüzüncü Yıl
çok saol ellerine sağlık
Beşeri hekimlik insan içinse Veteriner Hekimlik insanlık içindir.
Denilebilir ki insan hekimliği veteriner' in yanında okyanusa karşı iç deniz gibidir... 'İsmet İnönü - 1943'
Bilgi, paylaşıldıkça çoğalır.
Kör bir kurşun kalem dahi, keskin bir hafızadan daha iyidir.

https://vetrehberi.com