GençVeteriner | Veteriner Hekimlik ve Evcil Hayvan Portalı
Veteriner Hekim ve Evcil Hayvan Platformu

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı vet_erdem

  • Üye
  • *
    • İleti: 9
    • Teşekkür: 1
    • Cinsiyet:Bay
ENDOKRİN SİSTEM
Endokrin sistem bir kontrol ve düzenleme sistemidir. Vücuttaki 3 ana fonksiyon ile yakın ilişkilidir.
1.   Vücut sıvılarındaki kimyasal maddelerin konsantrasyonunun, protein, lipit ve karbonhidrat metabolizmasının düzenlenmesi,
2.   Sinir sistemi ile birlikte vücudun streslere karşı koymasına yardım etmek,
3.   Seksüel gelişim ve üremeyi içene alan büyüme ve gelişmenin düzenlenmesi
Endokrin sistem endokrin bezler olarak adlandırılan doku ve organlardan oluşmuştur.   Bu bezler hormon olarak adlandırılan kimyasal maddeleri sentezleyip salgılarlar.
Endokrin Bezler
   Hipofiz bezi-Hipotalamus
   Tiroid bezi
   Paratiroid bezi
   Böbrek üstü bezleri
   Pankreas
   Gonadlar-cinsiyet bezleri
   Diğerleri
   Böbrekler
   Timus bezi
   Kalp
   Sindirim kanalı
   Plasenta

HORMONLAR
Bir hücre veya hücre gruplarindan vücut sivilari (kana) içerisine salinan ve vücudun diger organ ya da dokularinda çesitli hücreler üzerine fizyolojik kontrol etki gösteren kimyasal habercilerdir. Bu hücrelere ve organlara hedef hücre veya organ denir
 Hormonlarin Özellikleri
1.   Hormonlar özel dokular (bezler) tarafından sentezlenen maddelerdir.
2.   Kan dolaşımı yoluyla etki gösterecekleri bölgelere taşınırlar.
3.   Hedef organ ya da dokularda zenginleşirler (toplanırlar)
4.   Belli hedef hücrelerdeki özgül reseptör molekülleri ile reaksiyona girerler.
5.   Çoğunlukla spesifik enzimleri aktive etmek suretiyle katalitik miktarlarda etki ederler.
6.   Tek bir hormon tek bir hedef dokuda veya farklı hedef dokularda çok değişik etkiler meydana getirebilirler.
HORMONLARIN SINIFLANDIRILMASI
a)Lokal etkili hormonlar : Spesifik lokal etkileri vardır.
Örneğin;Asetil kolin; parasempatik sinirlerin ucundan salınır.
Secretin : Duodenum duvarından salınır ve kan yoluyla pankreasa
taşınır ve pankreatik sekresyona neden olur.
b) Yaygin etkili hormonlar : Vücudun değişik bölgelerinde çeşitli
fizyolojik etkiler yaratırlar.
HORMONLARIN KİMYASAL YAPILARINA GÖRE SINIFLANDIRILMASI
Peptitler ve proteinler : Oksitosin, ADH, insülin parathormon,, glukagon, ön hipofiz hormonları
Amino asit türevleri : Adrenalin, noradrenalin, dopamin, melatonin, T3, T4.
Steroitler : Adrenal korteks hormonları, östrojen, progesteron,testosteron.
Yağ asidi derivatları- Eicosanoidler : Prostaglandin, tromboksan, lökotrienler.

 HORMONLARIN YAPILMASI, KANA SALINIMI VE ETKİ ŞEKLİ
Hormonların yapım ve kana salınımı bir sıra dahilinde kontrol mekanizmasına bağımlı olarak meydana gelir. Hormonlar özel bir bezden kana salınır ve bu yolla etki edeceği hedef dokuya  taşınırlar. Hormon sentezi kontrol sisteminin en üst basamağında beyin tabanını teşkil eden "Hipotalamus" yer alır. Hipotalamusa varan herhangi bir sinirsel uyarım, buradan mekanizmayı  işleten çok az miktarlardaki özel hormonların salınımına yol açar. bunlara "Releasing Factor" denir. Salınan bu hormonlar sinir lifleri aracılığı ile beynin orta yerinde bulunan kemik boşluğu içine yerleşmiş bulunan hipofiz bezinin ön lobuna ulaşırlar. Hipotalamustan salınan her salgılama faktörü, hipofiz bezinin ön lobundan özel bir hormonun salınımına yol açar. Sonra bu özel hormonlar hedef dokulara giderek, hedef dokunun kendine özgü hormonların salınımını uyarırlar. Hipotalamus uyarıcı faktörlerin yanı sıra inhibe edici faktörleri de salgılar.
Hipotalamus'un kontrolü altında bulunan hiyerarşik hormonal etki mekanizmasını gösteren şema aşağıya çıkarılmıştır
Hormon salgısının kontrolü
Hormonal sekresyonlar genellikle negatif feedback sistemler ile normal seviyede tutulur.
Hormon etki mekanizmaları
Suda eriyen hormonlar (amino asit ve protein yapılı hormonlar) hücresel olayları membrana yerleşmiş reseptörleri aracılığıyla düzenlerler.Bu mekanizmaya göre hormon (1. haberci) hücre yüzeyindeki reseptörüne bağlanınca siklik AMP(cAMP)(ikinci haberci) oluşur.İkinci haberci olan cAMP hücre içine diffüze olarak hücrenin farklı fonksiyonlarının gerçekleştirilmesini sağlar.
Yağda eriyen hormonlar steroid yapılı hormonlardır ve kollesterolden sentezlenirler. Kortizol, progesteron, östrojen, testeron ve tiroksin hareketli reseptör mekanizması ile etki gösterirler, bu hormonların özel reseptörleri çekirdektedir. Bu mekanizma ile çalışan hormonlar hücre fonksiyonlarını etkileyen proteinleri sentezleyerek görevlerini yerine getirirler.
Endokrin Bezler
1.   Hipofiz bezi Hipotalamus
2.   Tiroid bezi
3.   Paratiroid bezi
4.   Böbrek üstü bezleri
5.   Pankreas
6. Gonadlar-cinsiyet bezleri
7. Diğerleri
   Böbrekler
   Timus bezi
   Kalp
   Sindirim kanalı
   Plasenta

  Sinirsel Uyarım                            Hipotalamus                           Sinirsel Uyarım

                                                                                     

   



        Hipofiz     ön    lobu                                                                                 Hipofiz arka lobu
                                                                   Hipofiz Orta lobu             



            MSH

                                                                                        Vazopressin                  Oksitosin                               
      
ACTH           TSH   FSH  LH     PROLAKTİN (PRL)                                                                                                                            


                                                            Growth Hormon (GH)



         
        Adrenal          Testisler  Överler
   Kortek             Seksle ilgili dokular
                                                      Kemikler   Pankreas Hücreleri


Tiroid bezi                                                                          Glukagon (Karaciğer)

Hipofiz bezi Hipotalamus
 
A)   Hipofiz     ön    lobu
1.   Growth hormon(GH)-Büyüme hormonu (BH)
2.   Prolaktin
3.   Tiroid stimüle edici hormon(TSH)
4.   Adrenokortikotropik hormon (ACTH)
5.   Luteinizan hormon (LH)
6.   Follikül stimüle edici hormon (FSH)
   1-Growth hormon(GH)-Büyüme hormonu (BH)
   Tek bir özel hedef organı olmayıp bütün vücut bölümlerini etkileyerek büyümeyi uyarır.En belirgin etkisi çocuklarda ve adelosan dönemde doku kitlesini artırarak (protein sentezi) ve hücre bölünmesini uyararak büyümeyi hızlandırır. Uzun kemiklerin epifiz plakları üzerine doğrudan etkiyerek epifiz plaklarının devamlılığını sağlar.
   Büyüme dönemindeki bir kişide BH salgısı yetertsiz olursa epifiz plakları erken kapanır ve vücut büyümesi durur dwarfizm (cücelik) ortaya çıkar. Tersine BH sekresyonu adolesan dönemin sonuna doğru azalmazsa giantism (devlik) oluşur ve kişinin boyu uzamaya devam eder. BH sekresyonu normal büyüme bittikten sonra fazla olursa akromegali (acromegaly) adı verilen durum ortaya çıkar. Akromegalide baştaki, ellerdeki ve ayaklardaki kemiklerde uzamadan ziyade kalınlaşma ortaya çıkar.
BH nın genel etkileri
1.   Protein sentez hızını artırır,
2.   Protein yıkılımını azaltır,
3.   Glikoz kullanımını azaltır, önler; enerji kaynağı olarak karbonhidrattan yağa doğru bir kayma olmasını sağlar,

Büyüme Hormonunun plazma glikozunun ayarlanmasına etkileri

BH salgısının kontrolü
   BH salgısı hipotalamusta üretilip adenohipofize aktarılan iki hormon tarafından kontrol edilir;
1.   Büyüme hormonu salgılatıcı hormon
2.   Büyüme hormonu salgısını durdurucu hormon

 
   2.Prolaktin
Prolaktinin dişilerde iki görevi vardır;
1.   Östrojen (dişi cinsiyet hormonu) ile birlikte gebelikte meme bezlerinde meme kanallarının gelişimini uyarır.
2.   Doğumdan sonra meme dokusunda süt üretimini uyarır.
Meme dokusunun süt üretebilmesi prolaktin hormonuna ilaveten büyüme hormonu, kortikosteroidler ve dişi seks hormonlarının varlığına da bağlıdır.
Prolaktin salgısı hipotalamusta üretilip adenohipofize aktarılan iki hormon tarafından kontrol edilir;
1.   Prolaktin salgılatıcı hormon
2.   Prolaktin salgısını durdurucu hormon
   3.Tiroid stimüle edici hormon(TSH)
   TSH tiroid bezi hormonlarının sekresyonunu ve sentezini uyarır.TSH nın fazla salgılanması goiter (guatr) olarak isimlendirilen tirodi bezinin genişlemesine yol açar.TSH sekresyonu hipotalamusta üretilen tirotropin salgılatıcı hormon ile  kontrol edilir.
   4.Adrenokortikotropik hormon (ACTH)
   Hipotalamustan salınan kortikotropin releasing faktör'ün kontrolü altındadır.ACTH böbrek üstü bezinden glukokortikoidler olarak adlandırılan steroid yapılı hormonların üretimini ve salgısını artırır. Stres, insülin, ADH ve diğer hormonlar kortikotropin salgılatıcı hormon salgısını feedback mekanizmalar ile etkileyerek ACTH salgısını artırırlar.
   5.Luteinizan hormon (LH)
   Ovulasyon-Yumurtlama; overlerden olgun yumurta hücresinin aylık peryotlar halinde salınmasını, ovulasyonu uyaran gonadotropik bir hormondur.LH nın hedef organı ekeklerde testislerdeki interstitial hücreler ki bu hücreler testesteron salgılarlar.Dişilerde ise overlerdir.
LH salgısı progesteron, östrojen ve testesteron gibi hormonlarla feedback olarak düzenlene gonadotropin salgılatıcı hormon tarafından kontrol edilir.
6.Follikül stimüle edici hormon (FSH)
Glikoprotein yapısında bir gonadotropik hormondur..FSH dişilerde menstruel siklus boyunca ovelerde follikül hücrelerinin büyümesini ve follikül hücrelerinden östrojen salınmasını uyarır ,eksikliğinde menstruasyon bozukluğu ve kısırlık görülür. Erkeklerde FSH testislerde sperm üreten hücreleri uyarır.Salgısı gonadotropin salgılatıcı hormon ile kontrol edilir
B)Hipofiz Orta lobu 
  MSH  (Melanosit stimüle edici hormon )
   Bir çok canlıda cilt renginin çevrenin rengine uymasını sağlayan "melanosit" pigmentleri vardır. Bu hormon melanositler aracılığı ile "melanin" denilen pigmentin depo edilmelerini arttırır. İnsandaki etkisi bilinmemektedir.

B)   Hipofiz arka lobu
1-Vazopressin                 
2- Oksitosin
1-Vazopressin  (ADH Antidiüretik hormon )
Böbrekler üzerine etki ederek suyun geri emilmesini artırıp idrarla atılan su miktarını azaltır. Böylece suyun vücutta tutulmasını sağlar. Organizmada kan kaybı-sıvı kaybı olduğu zaman veya vücut sıvıları normalden daha hipertonik olduğunda ADH salgısı uyarılır. Aşırı su
içmeye bağlı olarak vücut sıvılarının normalden daha hipotonik olduğu koşullarda ADH salgısı inhibe edilir. ADH salgısının azalması veya hiç olmaması idrarla atılan su miktarının artması sonucu günlük çıkarılan idrar miktarı çok fazlalaşır (Diürez). Anti diüretik hormon  adını diürezi engelleyici etkisine bağlı olarak almıştır. Bu hormon aynı zamanda damarları daraltıcı (vazokonstriktör) etkiye de sahiptir. Bu etkisine bağlı olarak kan basıncını yükseltir. Ancak vazokonstriktör etkisi, aşırı kan kayıpları olduğu zaman belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.
ADH salgısının yetersizliğine Diabetes İnsipidus denilmektedir. Diabetes İnsipidusta
günlük çıkarılan idrar miktarı 20 litreye kadar ulaşmaktadır.
          2- Oksitosin
Meme dokusuna etki ederek süt salgısını uyarır. Süt üretimi için prolaktin hormonuna, sütün salgılanması içinse oksitosine gereksinim vardır. Oksitosin ayrıca uterus (rahim) düz kasını kasar, özellikle hamileliğin son dönemlerinde uterus kasılmalarını kuvvetlendirerek doğumu kolaylaştırır.   
2.Tiroid bezi
                            
Tiroid hormonları hücresel düzeyde enerji metabolizmasının düzenleyicisidirler. Bu nedenle büyümenin kontrolünde, dokuların farklılaşması ve gelişiminde, organizmadaki biyokimyasal etkileşmenin düzenlenmesinde önemli rol oynarlar. Tiroid hormonlarının tiroid bezinden salgılanmaları TSH tarafından kontrol edilir.
Tiroid bezi larenksin (gırtlak) hemen altında ve trakeanın (soluk borusu) önünde yerleşmiştir  Tiroid hormonları, tiroksin (T4) ve triiyodotronin (T3) dir. Bu iki hormonun molekül yapısında iyot atomu bulunur. T3 de 3 iyot atomu, T4 de ise 4 iyot atomu vardır. Bu nedenle, yeterli miktarlarda hormon üretilebilmesi için besinler aracılığı ile dışarıdan iyot alınması gerekmektedir. Tiroid bezi tiroid hormonlarına ilaveten kalsiyum metabolizmasına etkili kalsitonin hormonunu da salgılar. Tiroit hormonları, kanda serum proteinlerine bağlanarak taşınırlar.

 
   Tiroid hormonları, organizmada tüm hücrelerin gelişmesi ve normal çalışması için gereken temel biyolojik olaylara etkilidirler. Genel olarak metabolik hızı, oksijen tüketimini ve ısı üretimini artırıcı etki gösterirler. Çocukların fiziksel ve mental gelişmelerinin normal olabilmesi için gerekli olan hormonlardır. Aşırı tiroid hormonu salgılanmasına hipertiroidizm denilir ve bu kişilerde zayıflama, sinirlilik, taşikardi (kalp hızının normalden fazla olması), ellerde titreme, sıcağa dayanıksızlık, kaslarda güçsüzlük, uykusuzluk, yorgunluk, ishal gibi belirtiler görülür. Tiroid hormonlarının yetersiz salgılanmasına ise hipotiroidizm denilmektedir. Hipotiroidizmde ortaya çıkan belirtiler hipertiroidizmin tersidir; şişmanlık, uyuşukluk, soğuğa karşı duyarlılık artışı, aşırı uyku hali, kas tembelliği, bradikardi (kalp hızının normalden düşük olması) zihni tembellik, saç uzamasında duraksama gibi.
Kretinizm: Yeni doğan bebeklerde veya çocukluk döneminde tiroid hormon yokluğu ile ortaya çıkan bir tablodur. Bu çocuklarda fizik ve mental gelişim normal olmamaktadır.
Guvatr: Tiroid bezlerinin büyümesidir. Bez büyümesi bazen hipotiroidizme bazende hipertiroidizme bağlı olabilir.
a)   Kalsitonin
Tiroid bezinden ve daha az olmak üzere paratiroid bezinden salgılanan ve tirokalsitonin veya kalsitonin adı verilen bir hormonda, kalsiyumun kemik depolarından mobilizasyonunu inhibe etmek suretiyle kanın kalsiyum düzeyini azaltır. Bunun yanı sıra kan fosfatlarının da düşmesine neden olur. Polipeptit yapısındadır.
 

3.Paratiroid bezi

 4.Böbrek üstü bezleri




Medülla ve kortex farklı hedef organları olan farklı hormonlar sentezler
A)Adrenal kortex
Kortex de 3 farklı steroid hormon sentezlenir.
1.   Glukokortikoidler,
2.   Mineralokortikoidler
3.   Gonadokortikoidler

1.Glukokortikoidler
İnsan, koyun, kedi ve maymunda daha çok kortizol, kuş, fare ve sıçanda çoğunlukla kortikosteron salgılanır. Köpekte ise kortizol ve kortikosteron eşit oranda salgılanmaktadır.
Kortizol
Hipotalamustan salgılanan CRH ve ön hipofizden salgılanan ACTH ile denetlenir. Ağrılı uyaranlar, hipoksi, açlık, hipoglisemi, korku, stres ve norepinefrin enjeksiyonu, ACTH salgılanmasının uyarılmasına bu da kortizol sekresyonunun artmasına neden olur.  Karaciğerde karbonhidrat olmayan maddelerden (a.a ve yağ asitleri) glikoz oluşumunu (glikoneogenez) artırır. Hücrelerin glikoz kullanımını az da olsa azaltır. Kan glikoz düzeyini yükseltir. Aşırı salgılandığında adrenal diyabet gelişir.
 

2.Mineralokortikoidler
Aldosteron
 3.Adrenal androjenler
Başlıca etkileri ikincil eşeysel özellikler ve protein metabolizması üzerinedir.
Adrenal korteksin fonksiyon bozuklukları
Hiperfonksiyon
    Cushing sendromu
       Adrenogenital sendrom
Hipofonksiyon
       Addison hastalığı
Cushing Sendromu
Cushing sendromu glukokortikoidlerin fazla salgılanması ile ortaya çıkar. Nedeni, hipofiz tümörlerine, hipofizden aşırı ACTH salgılanmasına, dışardan fazlaca kortizol ve benzeri hormon alınmasına veya adrenal korteksteki tümörlere bağlı olabilir. Belirtileri; yağların sırt, karın bölgesi ve yüzde toplanması ile gövdede şişmanlık (bufalo görüntüsü), ay şeklinde yüz (moon face), kan şekerinde yükselme (hiperglisemi), protein yıkımı nedeni ile kaslarda zafiyet, karın bölgesinde çatlaklar, saçlarda seyrelme ve zayıflık, yüzde kıllanma ve sivilcelenmeler, hipertansiyondur (kan basıncı yükselmesi).


Conn Sendromu
Mineralokortikoid fazlalığında ortaya çıkmaktadır. Conn sendromunun belirtileri, K+
azalması, Na+ birikmesi, hipertansiyon, kaslarda aşırı kasılmalar (tetani) ve halsizliktir.
    Addison Hastalığı
Adrenal korteks yetmezliği sonucunda kortikal hormonların her iki grubunun yetersiz üretimine  bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Hipotansiyon (kan basıncının normalden düşük olması), deride renklenme, fiziksel ve ruhsal zorlanmalara dayanma gücünün azalması şeklinde belirtileri olan son derece ciddi bir tablodur. Tedavi edilmediği taktirde bir iki gün içerisinde ölümle sonuçlanabilir.
B) Adrenal medülla
Adrenal medülladan epinefrin (adrenalin) ve norepinefrin (noradrenalin) salgılanır. Medüllanın ana salgısı epinefrindir, az miktarda norepinefrin salgılanır. Bu iki hormon sempatik sinir sitemini stimüle eder. Epinefrin ve norepinefrin sempatik sinir sitemine benzer etki yaparlar. Hormonal etki daha uzun sürer. Medülla hormonları stres hormonlarıdır
 Epinefrin ve neopinefrin (Katekolaminler)  organizmaya şırınga edildiği zaman karaciğerde glikojenoliz ve kaslarda glikoliz hızlanır, dolayısıyla kandaki glukoz ve laktik asit miktarları artar. Kan glukozunun artması sonucunda glukozüri görülür. Norepinefrinin glikojenik etkisi epinefrininkinden 20 defa daha azdır. Neopinefrinin kan basıncını artırma etkisi vardır.













5.Pankreas
Pankreas sindirim kanalına enzim salgılayan egzokrin bir bez ve kana hormon salgılayan endokrin bir organ olarak işlev görür.Hormonlar  pankreasın endokrin bölümündeki pankreatik adacıklarda sentezlenir, depolanır ve salgılanır. Anatomik yerleşimi karın boşluğunda olup 12 parmak barsağından dalağa kadar uzanır.Pankreasın ekzokrin salgısı sindirimle ilgili çok sayıda enzimdir. Pankreas bu salgısını bir kanal aracılığı ile 12 parmak barsağına (duedonum) boşaltır.
Pankreatik adacıklardan;
1.   İnsülin (beta hücreleri)
2.   Glukogon (alfa hücreleri)
3.   Somatostatin (delta hücreleri)
4.   Pankretaik polipeptid(F hücreleri) sentezlenir.
 
1. İnsülin
Pankreasın langerhans adacıklarının β-hücreleri tarafından salgılanır. A ve B zincirleri denen birbirine iki adet disulfit bağı ile bağlanmış peptid zincirlerinden meydana gelmiştir. İnsülinin karbonhidrat, lipit, protein ve nükleik asit metabolizmaları üzerine etkisi vardır. İnsülin karbonhidrat metabolizması üzerine hem glukozun hücrelere, özellikle kas, karaciğer ve yağ dokusu hücrelerine girişini kolaylaştırmak, hem korbonhidrat metabolizmasında rolü olan bazı enzimleri aktive etmek suretiyle etki eder. İnsülin kan glukoz düzeyini azaltır. Bu etki dokularda glikojenez enzimlerini aktive etmesinden, glikojenoliz enzimlerini ise inhibe etmesinden ileri gelir. Glikoneogenezi baskılar. İnsülinin protein ve lipit metabolizmaları üzerine de önemli etkileri vardır. İnsülin glukozdan başka amino asitlerin de hücre içine girişini kolaylaştırır ve ribozomlarda polipeptit sentezini arttırır.
İnsülin yetmezliğinde kan şekeri yükselerek "Diabetes Mellitus" denen şeker hastalığı tablosu ortaya çıkar. Bu durumda şekerin yeteri kadar kullanılmaması sonucunda, beyin dışında kalan organlar daha çok lipit ve proteinlerden enerji elde etmeye yönelirler. Protein sentezi yavaşlar. Dokular glukozu yeterince kullanamadığı için glukoz idrarla dışarı atılır. Yağ asitleri oksidasyonunun artmasına bağlı olarak "ketozis" meydana gelir. Hastalarda glukozun idrarla atılmasından dolayı daha fazla suya, şekerin yeteri kadar kullanılmaması sonucu daha fazla yemeğe ve glukozun atılabilmesi için daha fazla idrar çıkarmaya gerek duyulur. Bu üç belirtiye polidipsi, polifaji ve poliüri denilir.
Diabetes mellitus (şeker hastalığı) insülin yetmezliği sonucunda ortaya çıkan bir tablodur. Yunanca kelime anlamı; diabetes: çok fazla idrar, mellitus: tatlı, şeker hastalığında ortaya çıkan belirtiler; poliuri (günlük çıkarılan idrarın fazla olması), polidipsi (çok susama),
polifaji (aşırı iştah), hiperglisemi, glukozuri (idrarda şeker bulunması, bu nedenle tatlı idrar oluşur). Diabette hücrelerin dışındaki bölgede çok fazla miktarda glukoz bulunmasına karşın hücreler bu glukozu kullanamadıkları için varlık içerisinde yokluk çekerler.
2.Glukagon
Pankreasın Langerhans adacıklarının α-hücrelerinde meydana gelir. Yapısı 29 amino asitten ibaret tek bir polipeptit zincirinden oluşur. Glukagon, insülinin aksine, kan şekeri düzeyini yükseltir. Karaciğerde glikojen şeklinde depo edilmiş olan glukozun, buradan serbestleşerek kana geçişini kolaylaştırır.Bu etkisini glikojenolizi uyararak ve glikoneogenezisi hızlandırarak gerçekleştirir. Glukagonun kalp gücünü arttırıcı, safra akımını çoğaltıcı, mide salınımını inhibe edici bir rolü de vardır.Glukagon yetersizliğinde hipoglisemi, aşırı salgılanmasında ise hiperglisemi gelişir.
3.Somatostatin
Kan glikoz düzeyinin yükselmesi, aminoasitlerin ve yağ asitlerinin artması, pek çok mide bağırsak hormonu salgı artışına neden olur.İnsülin, glukagon ve pankreatik polipeptit salgılanmasını kısıtlar. Bağırsaklarda besin sindiriminde yavaşlatıcı rol oynadığı sanılmaktadır.


 
4.Pankretaik polipeptid
Proteinli yemekler, egzersiz ve akut hiperglisemi sekresyonu artırıcı etki yapar. Somatostatin sekresyonu azaltıcı etki yapar.  Bu hormonun gerçek fizyolojik fonksiyonu bilinmemektedir
Kan glikoz düzeyinin ayarlanması
İnsülin azaltır.
Glukagon, epinefrin, kortizol, büyüme hormonu ve tiroit hormonları (T3, T4) yükseltir.   

6. Gonadlar-cinsiyet bezleri
Gonadlar dişilerde overler erkekte ise testislerdir.Gonadlar üreme fonksiyonlarını kontrol eden hormonlar salgılarlar.Erkeklerde ana cinsiyet hormonu testesteron, dişilerde ise östrojen, progesteron ve relaxindir.
Androjenler
Erkek cinsiyet hormonları olan androjenler 19 C. atomu içerirler ve en önemlileri"testosteron" dur.
Testesteron
Testislerin intersititiel hücrelerinden salgılanır. FSH ve LH ile birlikte spermatogenezi (sperm üretimi) uyarır. Erkek cinsiyet organlarının gelişimi ve devamlılığı için gereklidir.
İkincil cinsiyet özelliklerinin gelişimini uyarır;
   Yüzde ve pubik bölgede kıllanma
   Larinkste genişleme
   Sesin kalınlaşması
   Kaslılığın artması
Östrojenler
Temel üretim yeri overlerdir, hamilelikte fetoplasental birimde sentez edilmektedir. Östrojenlerin overlerde sentezlenen ve dolaşımdaki miktarları menstrüel döngü süresince değişir Östrojenler, kadında iç ve dış genital organların gelişimini, olgunlaşmasını ve devamlılığını sağlarlar.Meme kanallarında proliferasyon oluştururlar. İkincil seks karakteristiklerinin sürdürülmesinde etkilidirler. Kemik ve kıkırdak dokuları üzerinde anabolik etkileri vardır.
Progesteron
Progesteron, östrojenlerin vajinal epitel üzerindeki proliferatif aktivitelerini azaltarak sekretuvar fazın oluşumunu sağlamakta, uterusu embriyoyu kabul etmeye ve beslemeye hazırlamaktadır.  Progesteron, gebeliğin sürmesini sağlar. Progesteron, meme bezlerinin asiner kısımlarının gelişimini artırır. Hamileliğin son dönemlerinde süt üretimini ve salgılanmasını baskılar. Doğumda hızla azalmasıyla laktasyon da başlar.Periferik kan akımını azaltarak ısı kaybını azaltır (vücut ısısında artış).
Relaksin
Gebelik sırasında corpus luteumdan  salgılanır .Doğum öncesi cervix ve  vaginanın dilatasyonunu sağlar.Bazı türlerde plasentadan da salgılanır.

7.Diğerleri
BÖBREKLER-ERİTROPOETİN
Alyuvarların kemik iliğinde yapımını uyaran bir hormondur. Eritropoietin karaciğer orjinli ve dolaşırnda bulunan bir globülün ile etkileşime girer. Sonuçta oluşan eritropoietin kemik iliğinde bazı ana kök hücreleri uyararak onların proeritroblatlara farklılaşmasını uyarırlar. Östrojen hormonu karaciğerden eritropoietin öncülü olan globülin yapımını inhibe eder. Androjenler renal eritropoietin salınımını uyarır ve eritrapoietine duyarlı ana kök hücre sayısını artırır.

TİMUS BEZİ
Timus bezi immün sistemin önemli bir lenfoid organıdır. Buradan lenfositlerin farklılaşması ve üretimi için bir çok hormon salgılanır. Bunların hepsine birden timik hormonlar denir. Normal olarak timik hormonlar timus ve diğer lenfoid hücrelere etki ederek, antijene duyarlı hücreler oluştururlar. Bu hormonlar, T lenfositlerin gelişimi ve aktivasyonunu düzenlerler.
KALP
Atriopeptin
Kalp atriopeptin adı verilen bir hormon sentezler, depolar ve salgılar.Atriopeptin sıvı-elektrolit dengesi ile ilşkilidir, aşırı yükselmiş kan basıncını ve kan mikatarını düşürür.
Atrial Natriüretik Peptit (ANP)
Kalp kulakçıkları miyoendokrin hücrelerinde yapılır. Kulakçık kaslarının gerilmesi, kan hacminin artması, besinlerle aşırı tuz alınması ve atrial  taşikardi, salgılanmasına uyarıcı etki yapar.Hedef hücreleri, böbrekler, atardamar düz kasları, böbreküstü bezleri ve merkezi sinir sisteminin bazı yapılarında bulunur.Renin – anjiyotensin – aldosteron sistemini baskılar.  Arka hipofizden ADH salınımı azalır. Sodyum ve suyun geri emilimi azalır. Sidikle fazla Na atılmasına (natriürez) ve su çıkarılmasına (diürez) neden olur.  Hipotalamusu etkileyerek susama duyumunu azaltır. Damarları genişlettiğinden kan basıncını düşürür.
SİNDİRİM KANALI
Gastrin, sekretin ve kolesistokinin hormonları salgılanır.
Gastrin mide mukozasından salınır ve midenin asit salgılamasını uyarır.
Sekretin düedönum mukozasından salınır ve pankreastan bikoarbonattan zengin sıvı salgılatarak mideden gelen içeriğin asiditesinin nötralize edilmesini sağlar.
Kolesistokinin de düedonumdan salgılanır ve safra kesesinin kasılmasını uyarır. Safra keseside yağ sindiriminde görev alan safra salgısını yapar.
PLASENTA
Plasenta gebelikte fetüsün beslenmesi için gelişen özelleşmiş bir organdır. Plasenta östrojen, progesteron ve human koryonik gonadotropin hormonlarını salgılar.Bu hormonlar gebeliğin devamlılığına yardım ederler. Bu hormonların hedef organları overler, meme bezleri ve uterustur.




RENİN-ANJİOTENSİN SİSTEM
Renin, böbreğin Juxtaglomerular aparatından salınmaktadır. Böbreğin juxtaglomerular aparatı, glomerulusun afferent arterioIleri ve efferent arterioIleri arasında, makula densa denilen bölgeye komşu epitel hücrelerinden oluşmuştur. Juxtaglomernlar hücreler afferent arteriolde basınç azalması ya da makula densada sodyum ve klorürün azalmasıyla renin salgılarlar. Renin salınımı prostaglandinler ve sempatik sinirlerin uyarılmasıyla da stimüle edilirler. ADH ve anjiotensin II ise, renin salınımını inhibe eder.
Renin karaciğerde yapılan anjiotensinojen üzerine etki eder ve onu anjiotensin I'e çevirir. Bu biyolojik olarak inaktif peptid, daha sonra konverter enzimi ile anjiotensin-II ye yıkımlanır. Bu çevrim esas olarak akciğerde olmasına rağmen, bu enzim bütün endoteliyal hücrelerde bulunur ve anjiotensin -II bütün vucutta oluşur. Anjiotensin ii bir oktapeptidtir ve çok çeşitli etkileri vardır. Bu hormon adrenal korteksten aldesteron salınımını uyarıro Anjiotensin II, norepinefrinden 4-8 kat daha aktif, güçlü bir vazokonstriktördür. Efferent glomernlar arteriyol, anjiotensine çok fazla duyarlıdır. Bu efferent arteriyolün kasılması glomernlar filtrasyon oranının artmasına neden olur. Sodyum miktarı azalmış hayvanlarda, basınç reseptorlarının anjiotensine duyarlılığında bir artış görülür. Anjiotensin II', su alımını artırmak için hipotalamusta susama merkezini uyarır. Anjiotensin ii nin yarı ömrü çok kısadır, ancak plazmadaki ren in aktivitesi uzun süre kalır.


TEŞEKKÜRLER
HAZIRLAYAN :ERDEM ŞAHİNKAYA

Linkback: http://www.gencveteriner.com/index.php?PHPSESSID=8b75b8aba891b2f14b90cdeec4b96e56&topic=1465.0
« Son Düzenleme: 20 Mart 2009, 16:31:41 Gönderen: eXcaLibuN »