GençVeteriner | Veteriner Hekimlik ve Evcil Hayvan Portalı

Hayvanlar Alemi => Hayvan Hastalıkları => Tavuk Hastalıları => Konuyu başlatan: C!LG!N_17 - 24 Mayıs 2009, 04:56:47

Başlık: Newcastle Hastalığı.
Gönderen: C!LG!N_17 - 24 Mayıs 2009, 04:56:47
Newcastle Hastalığı
Bir virüs hastalığıdır. Bir çok kuşlarda görülen bu hastalık kendisini iştahsızlık, ateş, solunum güçlüğü, sulu ishal, başın ters dönmesi, göz kapakları iltihabı, uçamama ve denge kaybı gibi belirtilerle gösterir. Hemen arkasından kramplar, kendi çevresinde dönme ve nihayetinde ölüm gelir. Virüs; çiğ yumurta kabuğu veya serçe dışkısı ile kafese gelebilir. Bu hastalık birkaç gün içinde kafesteki tüm kuşların ölümüne neden olabilir. Hastalığın kesinleşmiş bir tedavisi yoktur. Bu hastalığa karşı, senede 2 defa aşı (ağızdan içirilerek) yapılmalıdır. Aşı için, lütfen veteriner hekiminizden veya veteriner kliniklerimizden bilgi alınız.

Başta papağanlar olmak üzere bir çok evcil kuşta bulunabilen bir cins bakteri insanlara geçerek ateşli bir solunum yolları enfeksiyonuna neden olmaktadır.

Tıp dilinde psittakoz adıyla bilinen hastalık insanlara daha çok papağan ve benzeri kuşlardan bulaştığı için halk arasında papağan hastalığı ismiyle tanınır. Hastalık, daha seyrek olarak güvercin, tavuk, hindi, ördek... gibi başka kuş ve kümes hayvanlarından da geçebilir.

Papağan hastalığının özellikle son 20 yılda daha fazla görülür olması, bir yandan papağan ve benzeri kuşların giderek daha çok beslenmesine ve hastalığın daha iyi bilinmesine, diğer yandan da tanı olanaklarının kolaylaşmasına bağlanmaktadır.

ÇOK KOLAY BULAŞIYOR
Hastalık etkeni olan bakteri, kuşların burun salgılarında, doku ve tüylerinde bulunur, ama mikrop taşıyan kuşlarda her zaman belirgin bir hastalık durumuna da rastlanmaz. Bazı kuşlar daha keyifsiz, iştahsız ve uykuya meyilli olabilirler. Hastalık, insanlara hemen daima havaya karışan bakterilerin solunmasıyla bulaşır. Kuşların gagalama ve ısırıklarına bağlı bulaşma son derece nadirdir. Hastalığın bulaşması için kuşlarla uzun süreli temas etmiş olmak şart değildir. Mikrop taşıyan kuşların bulunduğu ortamlarda birkaç dakika kalmak bile bulaşma için yeterlidir. İnsanlardaki hastalığın ağırlığı, temasın süresi ve yakınlığı ile ilgili değildir, ama hastalık belirtisi gösteren kuşların daha fazla mikrop saçtıkları da bilinmektedir. Kümes ürünlerinin yenmesiyle bulaşma olmaz.

ATEŞ VE ÖKSÜRÜKLE BAŞLIYOR
Üst solunum yollarından vücudumuza giren mikrop kan yoluyla tüm dokulara yayılır ve en çok da akciğer, karaciğer ve dalakta yerleşir. Papağan hastalığı çok farklı tablolarda karşımıza çıkabilmektedir. 7-14 günlük bir kuluçka dönemini takiben aniden titremeler ve 40 dereceyi geçen yüksek ateşle başlayabileceği gibi, 3-4 günlük sürelerde yavaş yavaş yükselen bir ateşle de ortaya çıkabilir.

Birçok hastada kuru bir öksürük vardır, bazıları da zaman zaman kanlı da olabilen balgam çıkarabilirler. Bazen göğüs ağrısı ön plandadır ve daha ziyade derin nefes alırken, öksürürken bıçak batar tarzda bir ağrıdır. Hastalığın yaygın olduğu durumlarda nefes darlığı ve dudaklarda morarma da olabilir. Baş ağrısı sık görülür. Bazen de, boğaz ağrısı, boyun lenf bezlerinin şişmesi gibi üst solunum yollarına ait belirtiler olabilir. Her dört hastanın birinde burun kanaması ve gözlerde ışığa aşırı duyarlılık vardır.

Hastalar yaygın kas ağrıları ve spazmlarından da şikayetçi olabilirler. Bu belirtilere ense ve sırtta daha sık rastlandığından ateşli hastalarda menenjitle karıştırılabilir. Bazı hastalarda ise uykusuzluk, depresyon, huzursuzluk gibi sinir sistemi belirtileri de ortaya çıkabilir. Karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal gibi sindirim sistemi belirtilerine rastlanabilir. Psittakoz için tipik bulgulardan biri de hastaların % 70 kadarında görülen dalak büyümesidir. Karaciğer de ağrı yapmadan büyümüş olabilir. Ayrıca, yüksek ateşe rağmen nabzın o kadar hızlı olmaması da tipik bulgulardan sayılabilir.

TEDAVİSİ VAR
Papağan hastalığı, tetrasiklin sınıfı antibiyotiklere çok iyi cevap verir. Tedavi, ateş düştükten ve hastalık belirtileri kaybolduktan sonra daha 7-14 gün sürdürülmelidir. Tetrasikline alerjisi olanlara eritromisin verilebilir

Görülen hastalıklar



Fungal (mantar) hastalıklarında, derilerinin rengi koyulaşır, karaciğer hastalıklarında ise mukozaların rengi sarıya döner. Yanıklarda siyah renk oluşumu gözlenir. Derinin bakterilerle ilgili hastalıkları, çoğunlukla, "Scale rot" adlandırılır veya "Kabarcıkla ilgili dermatit" olarak isimlendirillir. Başta derinin kabartılarına neden olur ve ilerledikçe derinin kahverengi-siyah renk almasına yol açar. En önemli nedenleri, ortamın hijyeni ve fazla nemli olmasıdır. Bu hastalık tehlikelidir ve ölümcül olabilir.



Ağır parazit enfestasyonları, sindirim sistemi hastalıkları veya kabızlık, kötü beslenme ve diğer kronik hastalıklar, koyu kahverengi renk veya renkte neredeyse siyah-hardal sarısı karışımı rengi almasına sebep olabilir. Ayrıca, stres faktörleri de renk değişimlerine neden olur.



Renal hastalıklar iguanalarda çok tehlikelidir, ölümcül sonuçlar doğurabilir. İguanalarda renal hastalıkları teşhis etmek zordur, çünkü ürogenital anatomisi diğer evcil hayvanlardan farklıdır. Bu yüzden, anatomilerini iyi bilmek gerekir. Beslenme sırasında, erkek iguananın seksüel segmenti şişmiş ve pembemsi görülebilir. Bu anormal bir durum değildir. İguanalarda, renal portal sistem, böbrekler ve kuyruk sokumu arasında ilgili damarlar (iliac ve uyluk kemiğine ait damarlar) ile bağlantı sağlandığı için, ilaçların vücudun ön yarısından verilmesi uygundur. Böylece böbrek bozuklukları (nefro-toxication) riskini en aza indirmiş oluruz.



Böbrek hastalıklarında en önemli faktörler, bakım ve beslenme şartlarıdır. Ektotermal poiklotherm (vücut sıcaklığı çevre ısısına göre değişen) özelliğe sahip olduklarından çevre ısısına bağımlıdırlar. Metabolik aktivitelerinden kaynaklanan sıcaklık sınırlıdır. Ürettikleri sıcaklığın tamamını koruyamazlar. Vücutlarındaki günlük sıcaklık dalgalanmalarını kontrol edebilmek için bazen ılık ortam ararlar. Çevre ısısı tropikal tür reptiller için 27-38 derece, ılıman bölge türleri için 20-35 derece olmalıdır.

Barınakta, altlık olarak gazete kağıdı, kum, talaş kullanılabilir. Bazı türler için barınaklarının cam duvarının yerden 20 cm lik kısmının siyaha boyanması hayvanın kendini güvende hissetmesi bakımından önemlidir. Altlığın gevşek malzemeden olması beslenme sırasında, bu malzemenin de gıdayla birlikte yutulmasına ve bağırsak tıkanmasına neden olabilir. Bu nedenle beslemenin ayrı bölümde gazete kağıdı üzerinde yapılması gerekir.



Klinik Belirtiler



İguanalarda, böbrek bozukluklarında, zayıflama, sebepsiz uyuşukluk, şişkinlik, kabızlık, deri renginde sürekli koyulaşma görülür. Eğer tedavi edilmezse, kronik renal yetmezlik oluşur ve sık idrar oluşumuna ve geri dönüşümü olmayan böbrek bozukluğuna gidebilir. Gut hastalığı da böbrek bozukluğuna benzetilebilir.



Sağaltım



Öncelikle hayvanın bakım ve beslenme şartlarının uygun hale getirilmesi gerekir. Sıvı tedavisi (25 ml/kg/gün) ve uygun antibiyotik uygulamasına başlanır. Kabızlık için amphojel ya da lactulose kullanılabilir. İguana için gerekli testlerin yapılması ve uygun mineral maddelerin verilmesi gerekir. Elektrolitler, kalsiyum, fosfor, PCV, vücut ağırlığı, iştah, işeme, ve dışkılamayı izlemek, kontrol altında tutmak önemlidir.




Derinin hastalıkları



Ektoparazitler : Keneler, iguanalar için önemli bir problemdir. Deride, bir çok yerde, yara alanlarına neden olur. `` kara nokta hastalığı `` olarak adlandırılır. Ayrıca diğer viral ve bakteriyel hastalıkları da iguanaya bulaştırmada rol oynarlar. Antiparaziter ilaçlar (ivermectin, fipronil) ile tedavi edilebilir.



Termik yanıklar : Bakım ve çevre şartlarının uygun olmadığı durumlarda oluşabilir. Isı sistemlerinin aşırı sıcaklıkta olması, aşırı ısınmış kayalar ve diğer malzemeler neden olabilir. Sistemik antibiyotikler ve deride yanan bölgenin acil olarak tedavi edilmesi gerekir.



Aşırı nem, düşük çevre ısısı, beslenme bozukluğu, stres ve bakım şartlarının kötü olması mantar hastalıklarının gelişmesinde hazırlayıcı faktörlerdir. Tabanı çimentodan yapılmış havuzlarda tutulan iguanaların ayaklarında mantar enfksiyonuna bağlı şişkin yaralar oluşur. Fungal pomatlar tedavide kullanılabilir. Hastaların güneş ışığına çıkarılması da yararlıdır.