GençVeteriner | Veteriner Hekimlik ve Evcil Hayvan Portalı
Veteriner Hekim ve Evcil Hayvan Platformu

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı eXcaLibuN

  • Administrator
  • Fanatik Üye
  • *
    • İleti: 4732
    • Teşekkür: 1600
    • Cinsiyet:Bay
  • Veteriner Hekimlerin Dünyası
  • Sınıf: Mezun
  • Üniversite: Yüzüncü Yıl
KEÇİLERDE ÜREME   

                   Eşeysel Olgunluk ve Damızlık Çağı   

  Dişi oğlak açısından eşeysel olgunluk yada ergenlik,üreme organlarının  gelişmesi sonucu,olgunlaşmış yumurtayı üretmesi ve kızgınlık göstermesi durumudur. Dişi oğlakların bu şekilde ilk kızgınlık gösterdikleri zaman ise eşeysel olgunluk çağı olarak adlandırılır. Eşeysel olgunluk çağı yada yaşı; ırk,canlı ağırlık,besleme,oğlaklama zamanı yıl ve doğum tipi gibi etmenlere göre değişir. Genel olarak erken gelişen kültür ırkları.geç gelişen yerli ırklardan daha önce eşeysel etkinlik göstermeye başlarlar. Ergenlik yaşının canlı ağırlık açısından ölçüsü,ergin yaş canlı ağırlığının yüzde 40-60 ına ulaşmasıdır. Ay olarak ortalama ergenlik yaşı 5-7 ay dolaylarındadır.
   Dişi oğlakların,diğer memeli türlerinde olduğu gibi,gelişmeleri yeterli değilse,ergenlik çağında tekeye verilmeleri uygun değildir. Bu durumda,gebelik oranları düşük olabilir,oğlaklar küçük ve de ileriki yaşlardaki gelişmeleri ve verimleri olumsuz etkilenebilir. Bu nedenle dişi oğlaklardada ergenlik yaşı ile damızlıkta ilk kullanılma yaşı aynı olmayabilir. Damızlıkta ilk kullanılma yaşı,dişi oğlakların vücut gelişmelerinde,yaşam boyu verimliliklerinde ve konstitüsyonlarında önemli bir gerilemeye neden olmaksızın,tekeye verildikleri ya da tohumlandıkları en erken yaştır. Dişi oğlakların damızlıkta ilk kullanılma yaşı,kültür ırklarında 8-9 ay,yerli ırklarda 15-18 aydır. Dişi oğlaklar da ırklarına özgü ergin yaş canlı ağırlığın yüzde 70-75 ine ulaştıkları zaman çiftleşmede kullanılabilirler.

                                       Eşeysel Etkinlik

        a.Çiftleşme Mevsimi
   Keçilerde koyunlar gibi genellikle mevsime bağlı kızgınlık gösteren poliöstrik hayvanlardır. Keçi ırklarının çoğunluğunda çiftleşme mevsimi sonbahar aylarında sınırlıdır ve oğlaklamalar da ilkbahar aylarında olur. Avrupa keçi ırklarında ise mart-mayıs aylarında kızgınlık gözlemlenir. Özetle keçilerde kısa günlerde çiftleşen hayvanlar grubuna girerler.
   Ekvator bölgesinde ise değişmeyen ışık süresi altında keçilerin eşeysel etkinliği bütün yıla dağılmıştır. Bu bölgede teke katımları iklim yada yönetim etmenlerine bağlı olarak değişir. Örneğim kimi yörelerde aşım ayı,oğlaklamanın muson yağmurlarından sonra gerçekleştirilmesine göre ayarlanır.
       
         b.Kızgınlık
    Keçilerin,çiftleşme mevsiminde belli fizyolojik ve psikolojik belirtiler göstererek tekeyi kabul etmesi durumuna kızgınlık denir. Keçilerde başlıca kızgınlık belirtileri; vulvanın ve vajına iç zarının kızarması ve kanlı bir görünüm alması,vajinadan hafif bir akıntı gelmesi,meleme,teke arama ve tekeden kaçmama,diğer keçilerin üzerine atlama,sık sık işeme şeklindedir. Keçinin daha tipik kızgınlık belirtisi,sürekli kuyruk hareketleridir. Keçiler kuyruğunu yukarı aşağı doğru hızlı bir şekilde oynatırlar. Ancak diğer memelilerde olduğu üzere en somut kızgınlık göstergesi,tekenin kendisine binişine ve aşım davranışına izin vermesidir. Keçilerde kızgınlık davranışlarının koyunlara göre daha belirgin olduğu görülmektedir.
   Keçilerde,diğer memeli türlerinde olduğu gibi sakin kızgınlıklara rastlanabilir. Sakin kızgınlık,kızgınlık belirtilerinin gözlenemediği,ancak yumurtlamanın varolduğu,fizyolojik ve histolojik bir döngü olayıdır.

         c.Kızgınlık Süresi
     Keçilerde kızgınlık süresi 24-48 saat arasındadır.Ankara keçileri ise daha kısa bir kızgınlık süresine sahiptirler,bu süre ortalama olarak 22 saat dolayındadır.
     Kızgınlık süresi, ırk, yaş, çiftleşme mevsimi aşamaları (baş, orta ve son) ve tekenin uyarıca etkisine göre ayrım gösterir.
     Keçilerde yumurtlama, kızgınlık süresinin sonuna değin şekillenir, bir başka değişle kızgınlığın çıkışından 30-36 saat sonra olur.Nubya keçilerinde ise bu süre daha uzundur.
         
         d.Kızgınlık Döngüsü     
     Keçilerde de kızgınlık belli zaman aralıklarıyla yinelenir.Bu süreç, kızgınlık döngüsü olarak adlandırılır.Keçilerde kızgınlık döngüsü uzunluğu 18-22 gün arasındadır, ortalam 21 gün olarak kabul edilebilir. Ankara keçilerinin döngü uzunluğu 4-72 gün arasında değişir, ortalaması 20.2 gündür.
      Döngü uzunlukları, ırk, yaş, çiftleşme mevsimi aşamaları, beslenme gibi etmenlerle bağlı olarak değişir.
      Keçilerde azgınlık döngüsü, folliküller evre (faz) ve luteal evre olmak üzere iki evreden oluşur. Bu evrelerde hipotalamus, hipofiz bezi, yumurtalık ve uterus tarafından üretilen hormonların karşılıklı etkileşmesiyle keçilerde kızgınlık ve yumurtalama gerçekleşir. Bir kızgınlık döngüsünde hormonal işleyiş şöyle özetlenebilir; Merkezi sinir sistemiyle hipotalamusa alınan ya da depolanan bilgiler ( ışık, teke uyarısı, kandaki üreme hormonlarının düzeyi vb.) buradan gonadotropin salgılatıcı hormonun (Gn-RH) üretilmesinde neden olur. Bu hormon kan yoluyla hipofiz ön lobuna gelir. Hipofiz ön lobunda, Gn-RH’ın etkisiyle gonadotropin hormonları olarak amlandırılan Folikül uyaran hormon (FSH)  ve lütein hormonu (LH) oluşur. Gonadotropin hormonları ilk aşamada FSH ağırlıklıdır ve FSH yumurtalıklarda follikül denilen ve içinde yumurtayı taşıyan oluşumların giderek büyümesini sağlarlar, son aşamada graaf follikül adını alacak folliküller, östrogen hormonu salgılarlar. Bu hormon, keçilerde üreme organlarını çiftleşmeye ve döllemeye hazır duruma getirir ve dışsal kızgınlık belirtilerini oluşturur. Östrogen, hipotalamus aracılığıyla gonadotropin hormonlar içinde FSH salgısını giderek azaltır, LH’nu ağırlıklı olarak devreye sokar. LH, olgunlaşan graaf folliküllerinin çatlaması ve içinde yumurtanın (ovum) serbest bırakılmasını sağlar. Yumurtlama olarak adlandırılan bu olaydan sonra LH’un ve kısmende prolaktin etkisiyle yumurtlamanın oluştuğu yerde korpus luetum’lar şekillenir. Bu oluşum, progesteron hormonu üretir ve luteal evre başlar. Progesteron, yumurtalık yoluna bırakılan yumurta döllenmiş ise onun uterusa yerleşmesini ve gebeliğin sürekliliğini sağlar. Progesteron hormonu diğer yönden eşeysel istek ve kızgınlık belirtilerini yaratan hormonların üretimini de engeller. Ancak döllenme olmamış ise uterus prostaglandin F2a hormonu üretir. Bu hormon korpus luteum’ ların giderek yol olmasına neden olur, dolayısıyla progesteronun engelleyici etkisi kalkınca hipotalamus ve daha sonra hipofiz bezi ve yumurtalık hormonları yeniden üretilir ve döngü olayı başlar.

                  e.Oğlaklamadan Sonra İlk Kızgınlık
        Keçi ırklarında oğlaklamadan sonra ilk kızgınlık 3-4 hafta sonra ortalık çıkar.

                  f.Anöstrüs Mevsiminde Eşeysel Etkinlik
        Anöstrüs, mevsimine bağlı olarak kızgınlık göstern keçilerde iki çiftleşme mevsimi arasında bulunan uzun bir dönemdir. Bu dönemde yumurtalıklar ve diğer üreme organı kısımları genellikle dinlenme durumundadır.
         Keçilerde anöstrüs üçe ayrılarak irdelenebilir; Bunlar: mevsimsel anöstrüs, dogum sonrası anöstrüs ve laktasyon anöstrüsüdür.
               
                                        ÇİFTLEŞTİRME
          Keçilerde, çiftleştirme için en uygun zaman, kızgınlık süresinin ikinci yarısına rastlar. Bunun nedenleri arasında şunlar söylenebilir;

         (1)Keçilerde, yumurtlama kızgınlığın çıkışından 30-36 saat sonra olur.
         (2)Keçilerde yumurtanın fertil ömrü 12-14 saattir.
         (3)Spermatozoitlerin fertil ömrü 24-48 saattir.

           Bununla birlikte, uygulamada kızgınlığın başlangıç zamanını sürü düzeyinde saptamak olası değildir. Bu nedenle elde aşım ya da yapay tohumlamanın uygulandığı durumlarda kızgınlıkları arama tekesiyle saptanan keçiler çiftleştirilir.
          Yetiştirmenin ekstansif nitelikte olduğu Kıl keçisi ve Ankara keçisi yetiştiriciliğinde, tekeler aşım mevsiminde keçilerle birlikte merada otlar, aşım doğal olarak gerçekleşir. Kimi yetiştirici sürülerinde katımlar 2-3 aya yayılabilir.
           Elde aşımın uygulandığı deneme sürülerinde yüksek düzeyde gebelik elde etmek için şunlar yapılmalıdır;
 
(1) Teke katımı döneminde özellikle kondisyonu yetersiz keçilere enerji düzeyi yüksek bir besleme (flushing) uygulanmalıdır. Flushing bu durumdaki keçilerde ikizliği artırmakta ve kızgınlığı toplulaştırmaktadır.

(2) Süt tipi keçiler laktasyonun son aylarında kızgınlık göstererek tekeye gelebilir ve gebe kalabilirler. Ancak sağılırken kızgınlık gösterme açısından sürü düzeyinde bir varyasyon vardır. Bu durum teke katımı süresini yayabilir. Büyük sürülerde teke katım süresinin uzaması istenmiyorsa keçilerin toplu kuruya çıkartılması sağlanmalıdır. Küçük sürülerde ise dengeli bir beslenme yapılırsa laktasyonun son aylarında kızgınlık gösteren keçilerin tekeye verilmesinde bir sakınca yoktur.

(3) Teke katımına geçişte keçiler arasına uyarıcı teke salınmalıdır uyarıcı tekerlin varlığı, kızgınlığın uygun zamanda başlamasını ve toplulaşmasını sağlayabilir. Uyarıcı teke, katımından 1-2 hafta önce keçiler arasına bırakılır.

(4) Katım sırasında kızgınlığı sağlıklı olarak belirlemek için keçiler arasına yaklaşık 10-15 keçiye bir arama tekesi düşecek sayıda teke bırakılmalıdır. Kızgınlığın aranması, sabah ve akşam serinliğinde yapılmalıdır.

(5) Tekeden gelebilecek kısırlık oranı payını azaltmak için birim tekeye ayrılacak dişi sayısı, katım yöntemine ve tekenin yaşına göre düzenlenmelidir. Bu sayı, genç tekeler için 30-40 keçi, ergin tekeler için 50-70 keçi hatta 100 keçi olabilir. Ergin bir teke belli aralıklarla günde 5-6 aşımı yapabilir. Ancak döllenme açısından en doğrusu, sabah ve akşam olmak üzere günde iki aşım yaptırılmasıdır.

(6) Genel olarak bir yıl kısır kalan keçiler, ikinci yıl katımda kullanılmamalı, damızlık dışı bırakılmalıdır.
     
      Bunlara ek olarak sık sık elden geçirilmemesi, aşımın çiftleşme mevsiminin başlangıcında görülen kızgınlık yerine ikinci kızgınlıkta yaptırılması, yakın akrabalı yetiştirmeden kaçınılması öğütlenebilir.

Linkback: http://www.gencveteriner.com/index.php?PHPSESSID=650eaa24d419c312d7a1b1319560b5b3&topic=3410.0
Beşeri hekimlik insan içinse Veteriner Hekimlik insanlık içindir.
Denilebilir ki insan hekimliği veteriner' in yanında okyanusa karşı iç deniz gibidir... 'İsmet İnönü - 1943'
Bilgi, paylaşıldıkça çoğalır.
Kör bir kurşun kalem dahi, keskin bir hafızadan daha iyidir.

https://vetrehberi.com