GençVeteriner | Veteriner Hekimlik ve Evcil Hayvan Portalı
Veteriner Hekim ve Evcil Hayvan Platformu

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı cihangir.03@hotmail.com

  • Üye
  • *
    • İleti: 1
    • Teşekkür: 0
  • Veteriner Hekimlerin Dünyası
listerıa hastalıgının tedavısı nasıl olur
Linkback: http://www.gencveteriner.com/index.php?PHPSESSID=aab3bbe071eb692e338d97c2611ada40&topic=3029.0


Çevrimdışı eXcaLibuN

  • Administrator
  • Fanatik Üye
  • *
    • İleti: 4732
    • Teşekkür: 1600
    • Cinsiyet:Bay
  • Veteriner Hekimlerin Dünyası
  • Sınıf: Mezun
  • Üniversite: Yüzüncü Yıl
LİSTERİA

Hayvanların büyük bir çoğunluğu listeriaya yakalanabilir(memeliler,kuşlar,balıklar)klinik listeriosis in  çoğu ruminant ta meydana gelmesine rağmen,domuzlarda nadiren hastalığı geliştirirler ve kuşlar genelde organismanın subklinik taşıyıcısıdırlar. hayvanlardaki çoğu enfeksiyonlar klinik,fakat listeriosis sporadic ve epidemik oluşabilir. Listeriosis in hayvanlardaki ekonomik etkisine ilave olarak  insanlar için enfeksiyon kaynağı olarak onların rolü ve hayvanlar arasında bir bağlantı var,özellikle buzağılama ve kuzulama esnasında enfekte olmuş hayvanlarla direkt kontak sonucu veya kirli hayvan ürünlerinin tüketimi sonucu

Hayvanlar içinde listeriosisin klinik belirtileri koyun keçiler ve sığırda özellikle beyin iltihabı septicaemia ve çocuk düşürmeyi içerir

Listeria’ lar doğada (toprak, sular, lağım suları, atık sular, gübrelerde), gıdalarda (yemler, otiar, silaj-lar, sebzeler, bitkiler, et, süt ve bunların mamullerin­de, vs.), sağlam insan ve hayvanların sindirim siste­minde, infekte hayvanların atık yavrularında, vajinal akıntılarında, fötal membranlarda, süt, idrar, gaitala­rında ve diğer kontamine meteryallerde fazlaca bu­lunurlar.

İnfekte insan ve çeşitli hayvanların (evcil ve ya­bani, memeli ve kanatlı) sekret, ekskret ve dokula­rında mikroorganizmayı izole ve identifiye etmek mümkündür.

Bergey’s Manual of Systematic Bacteriology (Vol.2, 1986) ya göre, Listera’ lar, “Düzgün, spor oluşturmayan, Gram pozitif çomaklar” seksiyo- nunda (No. 14) bulunmaktadır. Bu grup içinde 7 cins (Lactobacillus, Listeria, Erysipelothrix, Brochothrix, Renibacterium, Kurthia, Caryophanon) yer almakta­dır.

Listeria’lar Gram pozitif, düzgün, küçük çomak-cıklar biçiminde, tek tek veya çok kısa jincirler ha­linde, hareketli (gdnellikle, 22-26°C de belirgin aktif hareket), 0.3-0.5×0.7-2.0 um boyutlarında, sporsuz, kapsülsüz ve asido rezistans olmayan mikroorganiz­malardır. Sıvı veya katı besi yerlerinde aerobik veya fakültatif anaerobik koşullarda kolayca üreyebilirler. Taze kültürlerin kuvvetli Gram pozitif olmasına kar­şın eski kültürlerde bu özellikte zayıflamalar görülür. Kültürlerde kokoid ve flamentöz (kısa) formlara da rastlanmaktadır. Listeria’lar 1 -45°C ler arasında üre me genişliğine sahip olmalarına karşın, optimal üre­me ısı limitleri genellikle, 30-37°C arasıdır

.Listeria’lar, optimal koşullar altında sıvı ve katı besi yerlerinde kolayca üreyebilirler. Katı ortamlarda 24 saat içinde gözle görülebilecek büyüklükte (0.5-1.0 mm çapında) kenarları ve üstü düzgün, kabarık ve parlak görünümde koloniler gelişirler. Hastalık ol­gularından yeni izole edilen mikroorganizmalar, ge­nellikle, S-formunda bir koloni görünümüne sahip olmalarına karşın, eski kültürlerde veya fazla pasaj­lar sonunda, I-intermedîer ve R-formunda koloni morfolojisine sahiptirler. R-formlu koloniler, fizyolo­jik tuzlu su ile spontan aglutinasyon verirler. Ayrıca, penisilin veya glisin içeren ortamlarda üreyen listerialarda da L-formlanna rastlanabilir. Bunların hücre duvarı olmadığı gibi katı besi yerlerinde ortası düğ­meli koloniler oluştururlar. Bireysel mikroorgnizma-lar pleomorfik bir morfolojiye sahiptirler.

Listeria’lar, flagellaiarı olduğundan aktif hare­kete sahiptirler. Ancak, üreme ısısı flagella formas­yonuna fazla etkilediğinden, oda ısısında üretilen kültürlerde mikroorganizmada 4 flageila oluştuğun­dan çok aktif bir hareket gözlenmesine karşın, 37°C deki kültürlerde gelişen bir flegella nedeniyle hare­keti görmek oldukça zordur. Bu nedenle, listeriadan şüpheienildiği durumlarda, kültürlerin hem taze ve hem de oda ısısında hazırlanmasının büyük yararı vardır.

Mikroorganizmalar antibiyotiklere değişik dere­cede duyarlıdırlar. Suşlar arasında çok geniş varias-yonlar bulunmaktadır.

Antijenik özellikleri yanısıra, Listeria’lar diğer bir çok tarzda da klasifikasyona tabi tutulmuşlardır. Konvansiyonei yöntemler (biyotiplendirme, sero-tiplendirme, faj tiplendirmesi, vs.) yanısıra, biyotek-nolojik metodlar’a {multilokus enzim elektrofo-rezis, (MEE), restriction fragment length poly-morphism (RFLP), restriksiyon endonukleaz ana­lizi, plazmid profil analizi, ribotiplendirme) göre de klasifıkasyon yapılmıştır.

Listeria cinsinde insan ve hayvanlarda (memeli ve kanatlılar) hastalık oluşturan birtür, L. monocyto­genes, bulunmaktadır.

L. MONOCYTOGENES İNFEKSİYONU

(LİSTERÎOZİS) (Listeriosis, Listeriose, Llsieriose)

Listeriozis, hayvanlarda, meningo-ensefalitis, abortus, septisemi ve mastitisle karakterize olan bu­laşıcı bir hastalıktır, insanlarda da benzer bozukluk­lara yol açtığından zoonotik bir özellik taşımaktadır.

Tarihçe

Türkiye’de de infeksiyonun varlığı yapılan bir çok araştırma ile ortaya konulmuştur. Özcebe ve Doğuer (1945), Özgen (1952), İyigören (1952, 1954), Böğrün (1959), Yılmaz (1960), Doğuer (1961), Yücel (1963) ve Finci (1968) listeriozis üzerinde hastalığın çeşitli yönlerini aydınlatan de­ğerli çalışmalar yapmışlardır. Listeriozis’e yurdu­muzda, zaman zaman sporadik olgular halinde (abortus, meningo-ensefalitis) rastlandığı açıklan­mıştır.

Etiyoloji

Hastalığın spesifik etkeni intrasellüler bir para­zit olan L. monocytogenes’m morfolojik, kültürel, biyokimyasal, fizyolojik, antijenik ve serolojik karak­terleri, genel kısımda belirtilen özelliklere uyar.

L. monocytogenes, 0- ve H-antijenlerine göre, aglutinasyon ve aglutinasyon-absorbsiyon testleriy­le 17′den fazla sero alt gruba ayrılmıştır. Mikroorga­nizmanın, E. coli, enterokok, S. aureus, C. pyoge­nes ile ortak antijenik komponentlere sahip olması nedeniyle kros reaksiyon verdiğinden kullanılacak an­tiserumların absorbsiyonu önem taşımaktadır.

Taze kültürlerden yapılan preparatlarda L. mo­nocytogenes düzgün kenarlı, kuvvetli Gram pozitif, tek tek veya kısa zincirler halinde bazen de V – veya Y- formlarında görülürler (Şekil 7.1). Bunların dışın­da kokoid ve coryneformlara da rastlanabilir. Eski kültürlerde daha uzun bireysel çomaklar ve flamen-töz formlar oluşabilir.

Oda ısısındaki kültürlerde daha aktif harekete sahip olan mikroorganizma aerobik koşullarda iyi bir üreme göstermesine karşın, bazı suşların ilk izolas­yonlarında %5-10 CO2‘ e gereksinim duyulmaktadır. L. monocytogenes her ne kadar 2-45°C’ler arasın­da üreyebilirse de, optimal üreme ısısı 30-37°C’ler arasıdır. Ortamın pH’sının 7.2-7.6 olması üreme üze­rine olumlu etkide bulunur. Aynı tarzda, besi yerle­rinde karaciğer ekstraktı, serum, kan veya glikoz’un bulunması da gelişmeyi artırır.

Kanlı ağar üzerinde, optimal koşullarda, 24 saat içinde 0.5 ile 1.5 mm çapında, etrafında beta-hemo-liz bulunan (bazı suşlarda bu tür hemoliz açık değil­dir) parlak, kenarları ve üzeri düzgün S-formunda koloniler oluşur. Eski kültürlerde ise daha yayvan, üzerleri ve kenarları pürüzlü, granüllü ve mat koloni­ler (R-form) meydana gelir. Bu son şekildeki koloni­ler fizyolojik su ile kolayca aglutine olurlar ve sıvı or­tamlarda da granüllü bir tarzda üreme gösterirler. S- formları ise sıvı kültürlerde homojen bir süspansi­yon oluştururlar.

L. monocyîogenes’m bir çok suşlarının lîzoje-nik olduğu bildirilmiş ve bunlardan UV-ışınİarı ile vi-rulent fajlar elde edilerek duyarlılık testleri yapılmış ve bunlara göre de bir klasifikasyona tabii tutulmuş­tur (4 faj grubuna göre 8 tipe ayrılmıştır).

L. monocytogenes, çeşitli antibiyotiklere (am-pîsilin, eritromisin, kloramfenikol, tetrasikiin, sulfona-mid) değişik derecede duyarlı, polimiksin-B’ye direnç­lidir. Ayrıca diğer fiziksel ve kimyasal maddelere de farklı derecelerde bir duyarlılık göstermektedir. Pas­törizasyon ısısında (65°C. 30-40 .sn.,75°C. de 10 sn.) ölürler. Toprakta 2-6 ay, süt içinde 12 ay, koyun gai­tasında 3 ay, sığır gaitasında 16 ay ve çeşitli gıda maddelerinde de 5-26 ay kadar canli kaldığı belir­lenmiştir.

Epizootiyoİoji

L. monocytogenes, aslında, çabuk yayılan ve epidemiler oluşturan bir mikroorganizma olmayıp sporadik olgular halinde ortaya çıkan infeksiyoniara yol açmaktadır. Hastalığın çıkış ve bulaşmasında bir çok predispoze edici ve hayvanların direncini kıran faktörlerin rol oynadığı biidirilmektedir. Ayrıca, insan ve hayvanlarda rastlanan bir çok olguda da latent infeksiyoniar tarzında bir seyir gözlenmektedir. Ge-

belik, gıda değişikliği, viral ve paraziter infeksiyon-lar, iyi ve dengeli beslenememe, etkenin hastalık yapma kapasitesini artırmaktadır. Mikroorganizma, sağlıklı insan, memeli ve kanatlı hayvanların sindi­rim sistemi mikroflorasında doğal olarak bulunmak­tadır.

Mikroorganizma bir çok hayvanın (koyun, sığır, keçi, manda, geyik, domuz, köpek, kedi, laboratu-var hayvanları, kürk hayvanları, hindi, kaz, çinçila, ördek, güvercin, tavuk, vs.) sekret ve ekskretlerin-den, infekte hayvanların doku ve organlarından, atık yavru ve yavru zarlarından, süt, gaita, idrar, vajinal akıntılardan, burun ve göz akıntıları, vs, sulardan (durgun sular, lağım ve atık sulardan) toprak, gübre­lerden, gıdalardan yemler, gıdalar, otlar, sebzeier, si-lajîar, et ve süt ve buniara ait mamullerden izole ve identifiye edilebilmektedir. Etkenin yayılmasında asemptomatik ve latent infekte hayvanların, kronik portörlerin, çevreye atılan ve yabani hayvanlar ve kuşlar tarafından parçalanarak etrafa taşınan mik­roplu metaryallerin (atık yavru, yavru zarları, vajinal akıntılar) rolü oidukça fazladır.


 
Etken vücuda, genellikle, sindirim sisteminden girerek hastalık oluşturur. Ayrıca, inhalasyon ve kon-junktival yolla da infeksiyon alınabilmektedir. Mikro­organizma vücuttan, infekte hayvanların süt, idrar, gaita, aborte fetus, fötal membranlar, vajinal akıntı­lar, burun akıntıları ile dışarı çıkmakta ve etrafı bu-iaştırmaktadir. Özellikle, mikropla bulaşık gıdalar ve sular çok fazla tehlike arzederler. Hastalığın bulaş­masında kan emici artropod’ların, lxodes ricinus, Dermanyssus galünae ve tabanidae’lerin de etkin­likleri fazladır.

Sığır ve koyunlar, etkenin 1 ve 4b serotipleri ile daha fazla infekte oldukları bildirilmişse de bu du­rum ülkeler arasında farklılıklar göstermektedir. Gençler erginlerden daha duyarlıdırlar, infeksiyon gençlerde septisemi ve erginlerde de meningo-en-sefalitis tarzında bir seyir İzlemektedir

Patogenezis

Hastalık hayvan türleri arasındaki değişik klinik belirtilerle ortaya çıkmaktadır. Şöyfeki, vissera! lis-

teriozis, genellikle, monogastrik hayvanlarda (at, do­muz) ve genç ruminantlarda, meningo-ensefalitis er­gin ruminantlarda, listerial septisemiler ise gençlerde fazla görülmektedir. Meningo-ensefalitis formunda bo­zukluklar, genel olarak, pons, medulla oblangata, spi-nal kord’da lokaiize olmuştur. Etkenin, trigeminal sinir yolu ile beyne ulaştığı ve sinirsel belirtilerle ortaya çı­kan bozukluklara yol açtığı bildirilmiştir.

Sindirim sisteminden alınan mikroorganizma, epitel tabakasını delerek alt katmanlara ulaşır ve buradan kan damarlarına geçerek septisemilere yol açar.

Gebe hayvanlar infeksiyonun 1-4. haftalarında yavrularını atarlar. Uterusda ölerek kalan fetus ko­layca dekompoze olur. Ölü fetusun uterusda kal­ması veya mikroplu membranların atılamaması du­rumlarında septisemi oluşarak ananın sağlığı tehli­keye girer ve ölebilir.

Semptomlar

Koyunlarda: İnfeksiyon gençlerde septisemik ve erginlerde de meningo-ensefalitis tarzında bir kli­nik tablo izler. Gebelerin bir kısmı da yavrularını atar­lar. Hastalığın inkubasyon süresi,giren mikroorganiz­manın giriş yoluna, miktarına, virulensine, konakçı­nın duyarlılığına ve predispoze edici faktörlerin du­ruma göre değişir. Bu süre 3-4 haftaya kadar uzaya­bilir.

Listerial infeksiyon koyunlarda başlıca 3 klinik tablo ile ortaya çıkmaktadır.

1-Listerial meningo-ensefaiitis: Hastalarda durgunluk, yavaş hareket, sürünün gerisinde kal­ma, bir yere yaslanma, yemleri çiğnememek ve ağızda unutmak, boyunda sertlik ,diş gıcırdaması, ağızdan salya ve burun deliklerinden mukoid bir salgının akması; dudaklarda titreme ve yutma zor­luğu ilk göze çarpan klinik belirtiler arasında yer al­maktadır.

2-Listerial septisemi: infeksiyonun bu tablosu­na, genellikle, kuzularda veya genç hayvanlarda ras-lanır. Hayvanlarda ateş, durgunluk, iştahsızlık, der­mansızlık ve fazla susama, görülebilen başlıca kli­nik belirtiler arasındadır. Bazı hayvanlarda diareye de rastlanabilir. Hayvanlar çok bitkin hale gelerek yere yatarlar ve 1 -7 gün içinde septisemiden ölürler. Bu dönemde, mikroorganizma bütün vücuda yayıl­dığından, organ ve dokulardan etkeni izoie etmek mümkündür.

3-Listerial abortus: Listeria infeksiyonların-da ana karnında fetusun infekte olması sonu abor-tuslara sporadik olaylar halinde raslanır ve gebeli­ğin 11-12. haftasından sonra görülür. Gebeliğin ilk dönemlerinde infekte olması sonu atılan yavrular, genellikle ölü olarak doğarlar. İleri gebeler yavru­larını canlı doğurabilirler. Ancak, bu yavrular kısa bir süre sonra septisemiden ölürler.

Sığırlarda: Sığırlarda listeria infeksiyoniarın-da silaj yemlerinin büyük bir önemi vardır ve çok fazla silaj verilmesi hallerinde listerial hastalanma­lara rastlanılmaktadır, infeksiyonun klinik tablosu aynı koyunlarda olduğu gibidir, infeksiyon, buza­ğılarda septisemi, erginlerde meningo-ensefalitis (Şekil 7.3), gebelerde son durumda etken sütle dışarı çıkar. Koyunlarda olduğu gibi, sığırlarda da mositozis görülmez.

Septisemik formlarda, karaciğer, dalak, endokardium ve mi-yokardiumda, mononüklear ve nötrofil hücre in-fiîtrasyonlanndan oluşan küçük fokal nekrotik odaklara raslanır. Benzer lezyoniara aborte olmuş fetusun organlarında da tesadüf edilebilir. Bunla­rın yanısıra, seröz yüzeylerde hemorajik odaklar da bulunur. Meningo-ensefalitik formlarda, iç or­ganlarda önemli mikroskopik lezyonlar bulunmaz. Bazı olgularda meningslerde hemorajik odaklar ve ödemlere rasianabilir. Esas bozukluklar, medulla obiangata, pons ve spinal kordun anterior kısım­larında lokalize olmuştur. Mikroskopik olarak, adı geçen yerlerin perivasküler boşluklarında lenfosit, monosit, nötrofii ve eozinofil lökositlerden oiuşan bir infiltrasyon bulunur.

İnfeksiyonda morbidite %2-5 arasında olması­na karşın, spontan iyileşmeler nadirdir ve hastalık, genellikle, ölümie son buiur.

Teşhis

Hastalıkta kendiliğinden iyileşmelerin çok nadir olması ve infeksiyonun insanlara da bulaşması (zo-onoz) nedeniyle, teşhis ve erken sağaltımın çok önemli rolü vardır.

A- Klinik teşhis: Kiinik belirtilere dayanarak lîs-teriozis teşhisi koymak genellikle zordur. İnfeksiyon, diğer benzer klinik tablo gösteren hastalıklarla da karışabilir. Buniar arasında, enterotoksemi, beyin ap­seleri, brusellozis, vibriozis, ketozis, bradzot, loupig ili, akut gastro enteritis, zehirleme, kuduz, viral en-sefalitis, avitaminozis, Coenurus cerebralis infeksi-yonları, v.s. sayılabilir.

B-Otopsi buiguian: Listeriozis’de otopside gö­rülen makroskopik bozukluklar hiç bir zaman patog-nomonik değildir. Histopatoiojik bakıda, pons, medulla ve spina! korddan yapılan seksiyonlarda, peri­vasküler lökosit infiltrasyon un a, ödemli ve hemorajik alanlara raslanır.

C- Laboratuvar muayeneleri: Hastalığın la-boratuvarda teşhis edilebilmesi için hastalardan se­rum ve ölen hayvanlardan da karaciğer, daiak, pons, meduüa oblangaîa ve spinai kordun anteriör kasım­larından patolojik materyaller alınarak gönderilir. Ay­rıca aborte olmuş fetus, fota! membraniar ve uterus akıntıları da teşhis amacı ile kullanılabilir.

1-Bakîeriyoskopi: Marazi maddelerden tek­niğine uygun oiarak hazırlanan ve Gram yöntemi ile boyanan preparatlarL. monoctogenes yönünden in­celenir

2- Küİtür: Gönderilen marazi maddelerden, be­yin ve spinai korda ait olanlar iie organlara ait olanlar­dan ayrı ayrı buyyon içinde homojen bir süspansiyonu yapılır (1 /10). Bu süspansiyonlardan öze! besi yerleri­ne (% 0.05 Potasyum telluritli veya % 3.74 Kalium rho-danitli serumlu tryptose ağar, kanlı ağar serumlu kanlı ağar, thioglikolatlı ve beyinli besi yerleri, v.s) ekimler yapıldıktan sonra süspansiyonlar buzdolabı ısısında (+ 4DC.) tutulur. Üreme oluncaya kadar bu süspansi­yonlardan hergün ekimler yapılır, 37°C’de3-4 gün in-kubasyonda bırakılırlar. Üreyen koloniler, L. monoct-yogenes yönünden, morfolojik, kültürel, biyokimya­sal ve serolojik testlere tabi tutularak identifiye edilir. Herhangi bir üreme elde edilememişse (iki-üç ekim sonunda) bu defa günlük normal ekimlerden bir seri % 10 C02li, ortamda tutulur. Kontamine materyaller için, içinde glukoz % 0.2+ Thailous acetate % 0.2 + nalidixic acid 40 mg/ml+ furacin -1/5000 serum bulu­nan triptoz ağara ekim yapı lir ve 30-35°C de İnkubas-yonda bırakılır. Katı besi yerlerinde üreyen koloniler, streptokok ve difteroid etken kolonilerine benzediği gibi, mikroskopik muayenelerde de kori ne bakteri I ere ve ko-kobasil formlara şekil bakımından büyük yakınlık gös­terir. Bu nedenle, mikroskopik muayenelerde çok dik­katli bulunmak gerekir.

Aborte olmuş fetusun organlarından ve ka­nından, uterus akıntılarından ve yavru membranla-rından da yukarıda bildirilen besi yerlerine ekimler yapılarak izolasyon şansı yükseltilir. Gıda maddele­rindeki etkeni izole edebilmek için, Önce şüpheli gıda maddesi tryptozlu buyyon içinde iyice homogenize

edilir ve sonra aerobik ve mikroaerofilik koşullarda ekilirler. İlk ekimden sonra gıda maddesi süspansi­yonu buzdolabı derecesinde tutulur ve üreme olun­caya kadar ekimlere devam edilir.

Katı ortamlarda üreyen kolonilerden biyokim­yasal testler yanı sıra, polivalan ve monovalan se­rumlarla lâm üzerinde çabuk agiutinasyon deneyleri de yapılarak ideniifikasyon kuvvetlendirilir.

3-Hayvan deneyi: Farelere subkutan veya intraperitoneal taze virulent kültürün şfrıngası 1-4 gün içinde ölüm meydana getirir. Otopside, karaciğerde     etkenler.multipîe fokal nekrozlara raslanır ve etken karaci­ğer, dalak ve kalp kanından kolayca izole edilebilir.
4-Serolojik testler:. Komplement fikzasyon, indirekt hemaglutinasyon ve ağar jel diffüzyon testleri hastalar veya portörleri ortaya koymada yararlar sağlayabilir Agiutinasyon testinde de, ancak monospesifik ve absorbe serumlar kullanılmalıdır. Şüpheli serumla­rın 1/320 serum sulandırmasında 2+ reaksiyon ver­mesi pozitif ve bunun altındaki titreler ise negatif ola­rak değerlendirilir. Gerektiği durumlarda da ELISA testinden de yararlanılabilir.

5- Aüerjîk test: Hastaları veya infekteleri sap­tamada güvenilir bir allergen madde henüz elde edi­lip pratiğe konamamıştır.

6-Bakteriyofajtestî: İzole edilen etkenin ko­lonilerini, faj tiplerine ayırmada ve etkeni identifiye edebilmede, etkene özel fajlardan yararlanılır.

Hastalar ayrılıp temiz bir yere alındıktan son­ra, zaman kaybetmeden antibiyotiklerle sağaltıma alınırlar. Ne kadar erken sağaltıma başlanırsa (Özel­likle sinir sistemi arazları belirmeden önce), kurtul­ma şansı da o oranda artar.

Eğer varsa, hayvanlara damar içi 150-250 mi. immun serum verilir.Hayvanlara iyi bir bakım ve beslenme uygulanır. Hertürlü gene! ve Özel koruyucu önlemler alınır. Has­talar ve hastalıktan şüpheli olanlar derhal ayrılır. Aktif immunizasyon sağlamak için yapılan ölü ve canlı aşı­lardan henüz iyi bir sonuç alınamamıştır. Hayvanlara silaj yemleri, mümkünse artan küçük miktarlar halin­de verilir. Hastalık insanlara da bulaştığından hayvan bakıcılarının, Veteriner Hekimlerin ve diğer ilgili şa­hısların çok dikkatli bulunmaları gerekir.

İnfeksiyon çıkan yerlerde çok iyi birdezenfeksi-yon uygulanır, altlıklar yakılır, aborte olmuş ölü hay­vanlar, piasenta ve uterus akıntıları açıkta bulundu­rulmaz! yakılır veya gömülür. Dışarıdan içeri kont­rolsüz hayvan sokulmaz. İnfeksiyon kaynaklan orta­dan kaldırılır ve portörler ayıklanır.

yeterli bilgi vardır umarım :)
Beşeri hekimlik insan içinse Veteriner Hekimlik insanlık içindir.
Denilebilir ki insan hekimliği veteriner' in yanında okyanusa karşı iç deniz gibidir... 'İsmet İnönü - 1943'
Bilgi, paylaşıldıkça çoğalır.
Kör bir kurşun kalem dahi, keskin bir hafızadan daha iyidir.

https://vetrehberi.com